Fenerbahçe'den PSG'ye transfer olan Uruguaylı oyuncu Diego Lugano'nun tatlı sert futbolu, Fransız spor basınının da gündeminde... Ama nasıl?
PSG ile oynanan maçta Lugano'nun Gomis'e yaptığı çok sert müdahaleler için basına birisi şu açıklamayı yaptı: "Gomis çıldırmış durumda. Sevgilisinin bile yatakta kendisini bu kadar tırmalamadığını söylemiş."
Müthiş bir espri değil mi?
Ama bu espriyi yapan kişinin unvanı ve ismi daha da önemli.
Yok, Fransa'dan Cem Yılmaz ayarı bir komedyen yapmadı bu espriyi, Lyon Başkanı Jean Michael Aulas'a ait bu söz!
Bizde espriyi yapacak en son isim, kulüp başkanıdır.
Espri yetenekleri var mı orası da tartışılır ama mizah yapmaya çalışsalar basının yerden yere vurma ihtimali yüksektir. Hemen birisi çıkar "Sen bizim futbolcumuzla nasıl dalga geçersin?" der.
Mesela futbolcu ve antrenör arasında bizde böyle bir atışma da yaşanmaz:
Sinisa Mihajlovic: "Mourinho ile futbol konuşmam. Futbol oynamamış birinin bazı şeyleri anlamasını beklememeli."
Jose Mourinho: "Jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?"
VURUN ESPRİ YAPANA!
Arada Beşiktaş'ın eski teknik direktörlü John Benjamin Toshack gibi süper espri yapanlar çıkıyordu ama onların da nasıl sindirildiğini hepimiz biliyoruz.
Bizde futbolcu cephesinde de durum aynı; hep vasat ya da klişe açıklamalar. Ağzı laf yapan bir Arda vardı; onun da egosu yüksekti, hep birilerine 'çakma' derdindeydi.
Spor yorumcularımız da espriyi sevmez. Skora göre ya göklere çıkarırlar ya da yerin dibine sokarlar. Hep bir ciddiyet hakimdir.
Oysa kendi aralarında manyak geyik çevirirler ama bu, bir türlü ekrana yansımaz.
Özetle;yazları sıcak ve kurak, kışları yağışlı karasal bir futbol iklimine sahibiz. Hep "Futbolda şiddet, küfür ve erkek egemen anlayış bitsin" diyoruz ama bitmesi için ilk olarak biraz gevşememiz ve gülmemiz lazım! Bir öneri: Canlı yayınlarda höykürerek bağıran, sürekli nefret aşılayan yorumculara veda etsek mi?