Yılın en prestijli etkinliklerinden biri olan GQ Türkiye Men of the Year gecesi, görkemli kırmızı halısıyla yine çok konuşuldu. Her zaman olduğu gibi bazı isimler şıklık yarışında kazanırken, bazıları ne yazık ki beklentilerin altında kaldı. İşte o geceye dair dikkat çeken anlar ve kırmızı halı değerlendirmelerim.
Afra Saraçoğlu, daha önce gelinlik olarak beyaz rengini Pınar Deniz ve Amy Jackson'da gördüğümüz meşhur Vivienne Westwood elbisenin kırmızı rengiyle adeta göz kamaştırdı. Elbise kendisine mükemmel bir şekilde yakışmış olsa da, takılar görünümün şıklık enerjisini aşağı çekmişti. Yine de gecenin en şık ilk üç ismi arasında yer almayı başardı. Aynı gece Gökçe Bahadır'ın Amor Garibovic imzalı soft pembe elbisesiyle sade ama etkileyici duruşu da oldukça hoştu.
Ebru Şahin ise zarif ve göz alıcı bir tercih yaparak gecenin en şık isimlerinden biri oldu. Gecenin hayal kırıklığı yaratan isimlerinde en güçlü iki aday Melisa Döngel ve Nesrin Cavadzade idi. Her kırmızı halıda olduğu gibi bu kırmızı halıda da dekolte seçimleriyle öne çıkmak isteyen ikili dikkat çekmiş olsa da giydiklerinin kalitesiz görüntüleri onları gecenin en kötü giyinenleri arasına soktu.
Benim için gecenin erkek yıldızları arasında şıklık yarışını kazanan isimler Burak Deniz ve Teoman oldu. Halit Ergenç ilk kez bedenine küçük gelen bir pantolon seçimi yaparak beni şaşırttı. Takımı genel olarak şık olsa da pantolonunu daha iyi bir kesimde görmek isterdim. Oyunculuklarıyla büyük takdir toplayan Ekin Koç ve Salih Bademci de büyük hayal kırıklığı yarattı. Kıyafet seçimleri maalesef ne kalıp olarak ne de tasarım olarak başarılıydı.
BAŞARILI OPERASYONLAR, ÇOK KONUŞULAN YÜZLER
Haftalardır Hollywood ve sosyal medyada ünlü oyuncu Lindsay Lohan'ın yeniden doğuşuna şahit oluyoruz. Yeni filmiyle yeniden sahne ışıklarına dönen Lohan sayesinde doğru hamlelerle ve doğru dozda yapılmış estetiğin mucizevi sonuçlarını görüyoruz. 2004'te zirvede olduğu günleri hatırlayanlar için bu dönüşüm, nostaljik bir tat bırakırken aynı zamanda da hayranlık uyandırıyor. Yasaklı madde bağımlılığıyla mücadele ettiği zor yılların ardından Lohan, hem fiziksel hem de ruhsal olarak bir nevi altın çağını yaşıyor. Son dönemlerde Hollywood'un önemli isimlerinde yeniden doğuşlara ve geri dönüşlere sıkça şahit oluyoruz.
Demi Moore yakın geçmişteki önemli örneklerden biriydi. Adeta gençliğin ve daha iyi versiyonuna dönüşmenin en iyi örneği benim der gibi hepimizi kendisine hayran bırakıyor.
Lindsay Lohan'ın başarılı estetik dönüşümünün yankıları sürerken, Londra'da, The Devil Wears Prada müzikali Versace markasının kreatif direktörü Donatella Versace'nin yeni estetikleriyle çalkalandı. Donatella Versace estetik konusunda dünya çapında en çok konuşulan ve negatif ikon haline gelmiş baş isimlerden biridir.
Estetik yaptıran herkesin korkusu, bir gün Donatella'ya benzemektir. Üstelik Donatella'nın kendisi de bu olumsuzluğun farkındadır ve önemli davetler dışında çok da fazla görünmek istemez. Göründüğünde ise fotoğrafları belli düzenleme şartlarıyla servis edilir.
Bu katıldığı prömiyerde de yüzüne bakınca görüyoruz ki Donatella nihayet günümüz teknolojilerinin nimetlerinden yararlanarak bir iyileştirme sürecine başlamış. Uzak ve filtreli çekimlerde neredeyse yepyeni birine dönüşmüş gibi görünse de, yakın planlar bu değişimin hâlâ mükemmel olmaktan uzak olduğunu gösteriyor. Umuyorum ki bu dönüşümler gelecek pozitif sonuçların ilk sancılarıdır ve Donatella'yı ileride çok daha iyi versiyonuyla görürüz.
YÜKSELEN TREND: ÇANTA AKSESUVARLARI
Moda dünyası, detayların gücünden faydalanmaya devam ediyor. Şu ara en popüler olan ise çanta charmları. Kişisel stilin en eğlenceli ve dinamik yansımalarından biri olan çanta charmları, lüks seçimlere estetik ve kişisel bir dokunuş katıyor. Tercihler genellikle anahtarlık, ponpon, hayvan figürleri veya küçük tasarım objeleri şeklinde oluyor.
Bu trendin yükseliş hikayesi de ilginç. Her şey, sosyal medyada Jane Birkin'in çanta tarzını yeniden yorumlayan kullanıcıların paylaşımlarıyla başladı. Zira ünlü yıldız ismi verilen Hermes Birkin çantasında bolca charm kullanırdı. Moda severlerin sosyal medyada #Jane- Birkinfy etiketiyle milyonlarca gönderi paylaşmasıyla #BagDecoration (Çanta Dekorasyonu) gibi etiketler bir anda yıl içinde yüzde 85 artış gösterdi.
Çanta charmları, 2024 koleksiyonlarında da başrolde. Coach ve Balenciaga'nın charm detaylı çantaları, bu trendin podyumlarda nasıl şekillendiğini gösterirken, Miu Miu'nun hem klasik hem de modern unsurları harmanladığı tasarımlar trendi yeni bir seviyeye taşıyor.
Bu aksesuarların son derece yalın bir görünüme dahi kattığı lüks dokunuşun gücünü büyük markaların hepsi çoktan farketmiş durumda. Loewe 450 dolar (yaklaşık 12.500 TL) ve Chloé 200 dolar'dan başlayan fiyatlarla (yaklaşık 5.500 TL) diğer markalara göre daha ulaşılabilir şekilde lüks dünyasına adım atmak isteyenler için seçenekler sunuyor. Hermes markasının değerli metal bulunmayan deri bir çanta charmı 843 dolar (yaklaşık 30 bin TL) iken Miu Miu'dan çanta görünümlü bir çanta charmına sahip olmak için 1.011 dolar'ı (35 bin 200 TL) gözden çıkartmak gerekiyor.
2025'İN RENGİ BELLİ OLDU
Renk otoritesi olarak bilinen Pantone, her yılın sonunda bir sonraki yılın rengini belirleyerek hem tasarım dünyasına hem de modaya yön veriyor. Yılın rengi seçimi, trendleri yansıtmanın ötesinde, kültürel ve duygusal bir bağ kurmayı amaçlıyor. 2025 için seçilen renk ise adeta içimizi ısıtacak bir ton: Mocha Mousse.
Yumuşak, sıcak kahverengi tonu, kakao ve kahve çağrışımlarıyla duyularımıza hitap eden Mocha Mousse, zarafeti ve toprağı andıran doğallığıyla hem sakinlik hem de şıklık sunuyor. Bir fincan sıcak kahvenin verdiği huzur gibi, Mocha Mousse da bu yıl modadan dekorasyona her alanda sıcacık bir dokunuş bırakacak. Gelecek yılın renginin açıklanmasından kısa bir süre sonra Suudi Arabistan'da gerçekleşen Kızıldeniz Film Festivali'nin açılışında Tuba Büyüküstün'ü aynı renkte bir Zuhair Murad imzalı elbisesiyle görmek çok hoş bir tesadüf oldu.
ÜNLÜ ÇOCUKLARININ MET BALOSU
Her yıl Paris'te düzenlenen Sosyeteye Takdim Balosu (Le Bal des Débutantes), Paris'in büyüleyici atmosferinde birbirinden seçkin genç kadın ve beylerin katılımıyla gerçekleşti. 16-22 yaş arası genç kadınların topluma zarafetle tanıtıldığı bu geleneksel balo, yalnızca bir sosyete etkinliği değil, aynı zamanda toplumsal statü, kültürel miras ve yardımseverliği simgeliyor. Baloya katılım biletlerinin oldukça yüksek fiyatlı olduğunu ve buradan elde edilen gelirin yardım fonlarına aktarıldığını da belirtmek gerek.
Baloda yer alan debutante'ler (sosyeteye tanıtılan genç kızlar), genellikle aristokrat ailelerin ve köklü sosyete çevrelerinin temsilcileri olurken, son yıllarda sanat, moda ve iş dünyasından tanınmış isimlerin çocuklarına da yer vermeye başladı.
Bu senenin balosunda en çok dikkati çeken isim dünyaca ünlü Coldplay müzik grubunun süperstarı Chris Martin ve Hollywood 'un ünlü yıldızı Gwyneth Paltrow'un 17 yaşındaki kızları Apple Martin oldu.
Gecede şıklığı ve güzelliğiyle dikkat çeken isim, İtalyan sinemasının yaşayan efsanesi Sophia Loren'in torunu Lucia Ponti oldu. 18 yaşındaki Lucia, Giorgio Armani imzalı elbisesi içinde zarafetiyle göz kamaştırdı. Aralarındaki en mavi kan olan Bourbon Prensesi Eugenie ise Carolina Herrera imzalı elbisesiyle şık olmayı pek başaramasa da başındaki kraliyet tacının çevresine saçtığı statüyle benim sizler gibi şık olmaya ihtiyacım yok der gibiydi.