Bugünlerde moda dünyasında sular durulmuyor. Neredeyse her gün ya büyük bir markanın kreatif direktörünün ayrıldığını ya da yeni bir kreatif direktörün başa getirildiğini duyduğumuz bir dönem yaşıyoruz. En son çıkan haberlere göre Loewe markasında harikalar yaratan Jonathan Anderson, Fransız devi Dior'a kadın giyim kreatif direktörü olmaya hazırlanıyor.
Fendi markasında harikalar yaratan Kim Jones'un sadece Dior erkek koleksiyonuna odaklanacağı haberi de moda dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Jones, 2020 yılında Fransız moda evindeki rolüne ek olarak Fendi de kadın giyimi ve Haute Couture koleksiyonlarını tasarlamaya başlamıştı. Artık tüm bu yükümlülüklerini bırakıp tamamen Fransız moda evindeki görevine yoğunlaşacakmış.
Bu gelişme, Dior'un mevcut kreatif direktörü Maria Grazia Chiuri için de yeni bir fırsat yaratabilir.
Zira Chiuri'nin de Gucci'ye geçeceği yönünde çok ciddi iddialar var.
Moda dünyasındaki bu hareketlilik, aynı zamanda Hedi Slimane'in Celine'den ayrılarak yerine Michael Rider'ın geçmesi gibi diğer büyük değişikliklerle de kesişiyor. LVMH grubun, kreatif stratejilerini güncelleyerek yavaşlayan satışlara yanıt bulmaya çalışması sonucunda bünyelerinde yer alan markaların başındaki hiçbir yaratıcı beynin koltuğu garantide değil. Jonathan Anderson'ın Fransız moda evine geçişi sadece bir görev değişikliği olarak değil, aynı zamanda LVMH Grup için de büyük bir stratejik adım olarak değerlendiriliyor.
Yakında Maison Margiela'da sözleşmesi sona erecek olan John Galliano'nun da kontratını yenilemeyeceği ve Dior'a geçeceği son günlerin bir başka popüler konusu.
Özellikle moda dünyasının en güçlü ismi Anna Wintour'un Galliano'nun Dior'a dönmesi konusunda LVMH'e yoğun bir baskı uyguladığı sektörde bilinen bir gerçek. Fransız markasına hangi isim gelirse gelsin, markaya şimdikinden çok daha taze bir soluk katacağı düşüncesi çoğunlukta.
Dior'un yüksek kalitesi ve işçiliğinde herhangi bir sorun olmasa da tasarımlarda uzun süredir tekrara düşüldüğü de apaçık ortada.
Ayrıca, Chanel'de Kreatif Direktörlük pozisyonu için aylardır kimseyle anlaşılamamış olması da bir başka ilginç durum.
Moda dünyasındaki en hızlı şekilde oynanan satranç maçında Anderson'ın vereceği karar tüm sektörde dalgalanmalara yol açabilir. Nitekim Hedi Slimane'in Celine'den ayrılması ve yerine Michael Rider'ın geçmesi gibi diğer büyük değişiklikler de Anderson'ın hamlesi sektörde domino etkisi yaratacak ve kartlar yeniden dağıtılacaktır.
Tabii tüm bu gelişmelerin kamuoyuna sızdırılan bilinçli haberler olduğunu ve büyük kararlar alınmadan önce basına özellikle yayılıp, tepkilerin ölçüldüğü gerçeğini de unutmamak gerek.
Siz bu yazımı okuyana kadar bir başka büyük markanın kreatif direktörünün değiştiği haberini alırsak hiç şaşırmayacağım.
KADIN BEDENİNİ HER HALİYLE KABUL ETMENİN SONUNA MI GELİNİYOR?
Yıllardır güzellik algısını şekillendiren en güçlü sahnelerden biri olmuştur moda dünyası. Milano ve Paris Moda Haftaları'nda kemikleri belirgin, aşırı zayıf modellerin podyumlarda görülmesi akıllara ister istemez şu soruyu getirdi. Sağlıksız zayıflık trendi yeniden mi moda oluyor?
Podyumların incelikle örülen bu yeni eski anlayışına ek olarak, zayıflamayı hedefleyen ve vücudun kimyasını değiştiren tedavilerin popülerleşmesi de bu sorunun cevabını pekiştiriyor. Moda, sadece kıyafetlerle değil, beden üzerinden de bir mesaj veriyor ve bu mesaj, göz ardı edilemeyecek kadar tehlikeli.
Son birkaç yıl içinde Paloma Elsesser gibi büyük beden modellerin yılın modeli seçilmesi, perakende devlerinin ürünlerinde beden ölçülerini daha da genişletmesi gibi unsurlar moda dünyasında beden pozitifliği hareketinin doğru yolda olduğunu işaret ediyordu. Bu hareket, kadın bedenini her haliyle kabul etmeyi ön plana çıkaran bir hareket. Ancak bugün gördüğümüz tablo, hızlı bir dönüş yaşandığını da göstermiş oluyor. Zayıflığın bu kadar yüceltilmesi ister istemez akıllara eski güzellik kalıplarına geri mi dönüyoruz sorusunu getiriyor. Üstelik sosyal medya, bu dönüşü hızlandıran başlıca mecralardan biri. Sosyal medyada dolaşan 'mükemmel' vücutlar ve parlayan estetik trendleri de bu kültürü besliyor.
Bu trendler sadece güzellik anlayışımızı değil, estetik algımızı da yeniden şekillendiriyor. 2000'li yılların 'zayıf' kadını adeta sessizce geri dönüyor. Bu değişimi küçük resimlerde belki göremiyoruz ama büyük resmi okuduğumuzda, yeniden eski güzellik ideallerine özendiğimiz netleşiyor. Üstelik bu geri dönüş, yalnızca fiziksel estetikle sınırlı değil; zihinsel ve kültürel kodlarımıza da yeniden işleniyor.
2025 MET GALA'NIN TEMASI BELLİ OLDU!
The Metropolitan Museum of Art'ın Costume Institute departmanı yararına düzenlenen, moda dünyasının en görkemli ve en prestijli gecesi MET Gala'nın 2025 teması belli oldu!
Bu yıl için seçilen tema; "Superfine: Siyahi Tarzı Terzilik" oldu. Bu tema, Monica L. Miller'ın 2009'da yazdığı 'Slaves to Fashion' kitabından ilham alarak, siyahi erkeklerin dandizm stilini nasıl benimsediğini gösterecek. Sergi, 18. yüzyıldan günümüze kadar dandizmin siyahi topluluklar için kimlik ve özgünlük arayışında nasıl bir ifade aracı olduğunu inceleyecek. Bu stil 19. yüzyılda bazı siyahi erkekler tarafından benimsenmiş, şık giyim ve yüksek kültürle kendilerini ifade ederek toplumsal ayrımcılığa karşı bir duruş sergilemişlerdir.
2025 MET Gala'nın ev sahipliğini Pharrell Williams, ASAP Rocky, Lewis Hamilton ve Colman Domingo gibi stiliyle beğeni toplayan isimler üstlenirken, onursal başkanlık görevini ünlü basketbol yıldızı LeBron James yapacak. Anna Wintour'un geleneksel liderliğiyle, bu yılki gala, modanın sadece bir dış görünüş değil, aynı zamanda bir kimlik inşa aracı olduğunu güçlü bir şekilde vurgulayacak. Serginin küratörlüğünü, Costume Institute'un baş küratörü Andrew Bolton ile birlikte Monica L. Miller üstlenecek. Dress code (kıyafet kodu) ise henüz açıklanmadı, ancak bunun da temayla uyumlu olması bekleniyor.
COUTURE
DÜNYASININ YENİ YILDIZI
Moda dünyasında yıldızı her geçen gün daha da parlayan Amor Garibovic, Venedik Sarayı'nda gerçekleştirdiği 'Phoenix Bloom' couture defilesi ile büyük beğeni topladı. Podyumda, Türk moda dünyasının ikonik ismi Çağla Şikel'in baş model olduğu 50 model, tasarımcının zarif ama bir o kadar da güçlü kadın figürünü yücelten eserlerini sergiledi. Anka kuşu ve Hibiskus çiçeğinden ilham alan koleksiyon, el işçiliği ve zarafetle harmanlanmış detaylarıyla öne çıktı.
Defilenin her bir parçası, Garibovic'in kadınların içindeki gücü ve zarafeti vurgulama hedefinin bir yansımasıydı.
Defile, ünlüler ve cemiyet camiasını da bir araya getirdi. Sibel Can, Hande Erçel, Sıla, Cemre Baysel, Aybüke Pusat, Defne Samyeli, Derin ve Deren Talu, Damla Sönmez gibi isimler defilenin ünlü konuklarıydı.
Garibovic, Sırbistan'dan Türkiye'ye uzanan yaratıcı yolculuğunu genç yaşta keşfettiği moda tutkusu ile şekillendirir. Instituto Marangoni ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi'nde aldığı eğitimlerle yolculuğunun temelini güçlendirir. 2017 yılında 'If Wedding Fashion İzmir' kapsamında düzenlenen gelinlik tasarım yarışmasında kazandığı birincilikle profesyonel dünyaya adım atan Garibovic, bugün ülkemizde couture dünyasının en yaratıcı isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.