Hermes markası Singapur'da HermesFit isimli bir pop-up spor merkezi açtı. 14 Nisan'da kullanıma açılan spor merkezinde, ziyaretçilere ücretsiz 30 dakikalık egzersiz dersleri veriliyor. Fitness derslerinin yanı sıra konukların halter köşesi ve boks ringi gibi Hermes markalı özel fitness ekipmanlarıyla etkileşim kurabilecekleri çeşitli fotoğraf köşeleri ve etkinlik alanları da mevcut.
Bu olay beni blog yazdığım zamanlarıma kadar götürdü. O zamanlarda Hermes'lerini kuşanıp spora giden çok isim olurdu ve bu kişilerle hayli dalgamı geçerdim. Ne kadar ilginç ki durum günümüzde Jennifer Lopez'in öncülüğünde devam ederken Hermes bu hamleyi sahiplenerek kendi başına bir spor merkezi oluşturmuş oldu. Son derece zekice düşünülmüş, ilgi çekici bir proje olduğu su götürmez bir gerçek. Lakin, sessiz lüksün en önemli markalarından birinin "gürültülü lükse" hizmet eden bir proje gerçekleştirmesi ilginç bir ironi olmuş demekten de kendimi alıkoyamıyorum.
ROMANTİK PRENSESTEN MODERN PRENSESLİĞE GEÇTİ
Zendaya'nın uzun zamandır beklenen ama resmi olarak açıklanmayan Louis Vuitton marka elçiliği, Mert Alaş ve Marcus Piggott'un çektiği Capucines model çantanın yeni kampanya reklamının yayınlanmasıyla ilan edilmiş oldu. Uzun zamandır beklenen diyorum zira markanın son defilesinde sürpriz bir şekilde as konuklar arasında yer almıştı ve sadece sinyaller ile yetinmiştik.
Marka birçok ünlü isimle çalışıyor ama uzun zamandır elinde star bir isim yoktu. Zendaya'da bu açığı tek başına kapatacak bir moda gücü var. Eminim markanın sahibi olan LVMH Grup'un verdiği her kuruşa değecektir. Lakin tek sorun; eski çalıştığı marka tam bir kırmızı halı markası iken yeni markasının kırmızı halı karnesi için çok da başarılı diyemeyiz. Zendaya şimdiye kadarki markası ile en iyiler listesine rahatlıkla girerken aynı başarıyı Louis Vuitton'da gösterebilecek mi merak ediyorum.
ŞIKLIĞIYLA BÜYÜLEDİ
Bilim, teknoloji, tıp, çevre, sanat, kültür, sosyal hizmetler ve daha birçok alanda yenilikçi projeleri ödüllendiren Breakthrough Ödülleri önemli ünlü isimlerin katılımıyla gerçekleşti. Kırmızı halıda geçtiğimiz hafta da köşemde özellikle konu ettiğim "siyah şıklığı" hakimdi. Miranda Kerr, Zuhair Murad elbisesiyle büyüleyici bir şıklık içindeydi. Christina Aguilera günümüzde maalesef ciddi bir stil zedelenmesi yaşıyor. Bu nedenle saçı makyajı ve seçimleri uzun zamandır hatalı. Bu törende tercih ettiği Versace elbisesi, aşırı makyajı ve topuzuyla gecenin en hayal kırıklığına uğratan ismiydi. Mila Kunis ve Ashton Kutcher çiftinden nedense beklediğim ışıltıyı alamadım. Bunun sebebi çiftin geçmişte bir röportajlarında çok nadir yıkandıklarını söylemesi olabilir. Zira o röportajdan sonra çifte olan bakış açım çok değişti. Lily Collins, Celine elbisesi ve elbisesine uygun saç stiliyle hanım hanımcık görünüyor. Gal Gadot Saint Laurent tercih etmiş. Boylu poslu güzel fiziğine seçimi de nokta atışı olmuş.
STİLLER DEĞİL AŞKLAR KONUŞULDU
Amerika'da her yıl düzenlenen Coachella müzik ve sanat festivali başladı. Etkinlik her yıl kendi içinde keyifli bir moda şölenine de ev sahipliği yapar. İçerik üreticileri olabildiğince şaşalı stiller seçerken Hollywood ünlüleri en sade şekilde katılır.
Bu yılki festivalde de durum değişmedi fakat bu kez influencerlar değil, ünlülerin stilleri beğeni topladı. Zira abartılı seçimler yıllar içinde yeterince tüketildi, tekrara düştü ve dolayısıyla da cazibesini yitirdi.
Peki bu yılki Coachella'nın stil kodları neydi?
En sevilen stil hiç kuşkusuz beyaz atlet ve jeani üzerinden eksik etmeyen Hailey Bieber oldu. Çabasız şıklık bu senenin anahtarıydı. Kargo detaylı parçalar, deri ceketler, minimal tasarımlar, kovboy botlar, örgü parçalar, bikini üstler, püsküller, mikro mini etekler, düşük bel parçalar, akışkan tül kumaşlar bu seneki Coachella'nın stil kodlarını oluşturdu.
Giyilenlerden çok ilişki konuları dikkat çekti. Geçtiğimiz sene uzun ilişkisini bitiren şarkıcı Shawn Mendes ve Camila Cabello bu festivalde barıştı.
Kendall Jenner yeni sevgilisi rapçi Bad Bunny ile ilk kez burada samimi görüntüler verdi. Leonardo Di Caprio'nun Irina Shayk'a yaklaşımı aşk iddialarını doğurdu.
ABD-TÜRKİYE ARASINDA SANAT KÖPRÜSÜ
Suzan Sabancı Dinçer'in dünyanın en önemli mimarlardan Peter Marino ile fotoğrafına denk geldim. Marino'yu bilmeyenleriniz olabilir kendisi hakkında biraz bilgi vermek isterim. Marino, Chanel, Louis Vuitton, Dior, Bulgari gibi ünlü moda evleri için ikonik ve yenilikçi mekanlar yaratmasıyla biliniyor. Dinçer ile bağları ise Venedik kültür mirasının korunmasına ve desteklenmesine adanmış bir uluslararası hayır kurumu olan Venetian Heritage'daki önemli misyonlarından geliyor. Marino kuruluşun başkanı, Suzan Sabancı Dinçer ise yönetimdeki tek Türk isim ve bu ara büyük bir heyecan daha yaşıyor. Türkiye ve ABD arasındaki kültürel ve sosyal bağları güçlendirmek amacıyla Haziran 2020'den beri eş başkanlığını yaptığı Amerikan- Türk Cemiyeti'nin Londra şubesini kurmak için kapsamlı bir çalışma içindeymiş. Amerikan-Türk Cemiyeti, ABD'de sanat alanında eğitim gören birçok Türk öğrenciye maddi destek sağlıyor.