Tabii ya, kadın tecavüze uğrar, tahrik vardır. Eteği kısadır, gece dışarılarda geziniyordur, kuyruk sallamıştır.
Kadın dayak yer, yine tahrik vardır. Çenesi düşüktür, dırdır etmiştir, erkeği delirtmiştir.
Erkek ne yapsındır.
Kadın öldürülür, 40 yerinden bıçaklanır... Ee yine ne vardır? Elbette, tahrik vardır. Tıraşını olup kravatını takan abimiz, 'Pişmanım ama bana şöyle dedi, böyle yaptı' dedikten sonra cezasında indirimleri toplayıverir.
Salınır, gider. Zaten şiddet gören kadınlarımızın birçoğu; utanç duyduklarından, elâlemden saklamak istediklerinden ve tabii ki kimselerin onlara sahip çıkmayacağına inandıklarından susarlar.
Sıla gibi güçlü, başarılı ve ünlü bir kadının, sevgilisi Ahmet Kural'dan şiddet gördükten sonra şikayetçi olması, kameraların önüne dimdik çıkıp bu korkunç durumu saklamaması, işte bu yüzden çok önemli. Belki de bir devrim yaratacak.

REZALET!
Ahmet Kural'ın yaptığı, 'Ama bir sorsanıza bana, neler neler dedi; ben de kollarından tuttum işte' tadındaki açıklama ise tam anlamıyla sıvamaktan başka bi' şey değil. Rezalet!
Yok kardeşim, biz Sıla'nın ne dediğiyle ilgilenmiyoruz, sana da bunu sormuyoruz.
Doğru düzgün bir özür dilemeyi ve samimi bir pişmanlık göstermeyi bile beceremeyen adamların dediği hiçbir şeyi dinlemiyoruz.