Hatta şöyle diyelim; aşkın reklama ihtiyacı olmasın, aşk iki kişilik kalsın, özelse özenle saklansın. Yani öyle isterim ben, tecrübelerim ışığında dileğim hep o yöndedir. İki kişinin dünyasına kimseler dahil edilmemelidir. Edilirse söner, büyüsü bozulur, gazozu kaçar, onun bunun fikirleri kirletir. Aşık insanları görmeye bayılırım. Başkalarının mutluluğu, bana da umut verir. Onlar bu sihirli duyguyu yakalayabildiyse, biz de yakalarız gibisinden... İster teselli de, ister umut de...
Mustafa Sandal; çok sevdiğim biri. Tuhaf bir gönül bağım var onunla ve şarkılarıyla. Türkçe çalma listelerimin değişmez ismi o. Meğer yeniden aşık olmuş Musti. Belli ki heyecanlı, coşkulu, kapılmış sellere, Ceren Hindistan adındaki güzel kızın güzel gözlerine...
Fakat kızımız, hevesin ölçüsünü kaçırmış gibi. Televizyonlara çıkıp Musti'nin kendisine attığı özel mesajları okuyuveriyor, cümle âleme gösteriyor. İyi de buna ne gerek var? Belki duygularını dizginleyemediği içindir ama var bu işte bir yanlışlık, bir çaba, gizliden bir ajanda... Göze sokulan ilişkiler, aşktan başka dinamikler ve motivasyon kaynakları taşır sanki; 'Bakın ben kimi kaptım', 'Benden de söz edin' tadında... Hem kadınların kendilerini erkek üzerinden tanımlaması ve onaylatması, sizce de çıkmaz sokaklarda kalmış bir kimlik arayışı değil mi? Ne lüzumu var tatlı kardeşim...