Bu kadar keskin konuşmak istemem elbette, hele ki söz konusu yaratıcılık ise... Ama besbelli var bir kuraklık, tıkanıklık bu kulvarda... Dizilerde, filmlerde, modada, kitaplarda, mekanlarda, müzikte, hatta sosyal medyada tekrarlar içindeyiz. Bizi şöyle yerimizden zıplatacak fikirler, projeler, yenilikler pek de sık karşımıza çıkmaz oldu. Özgün düşünceyi ara ki bulasın.
Alın işte; modanın dahi çocuğu ve moda devi Balmain'in tasarımcısı Oliver Rousteing, geçtiğimiz günlerde 2019 ilkbahar koleksiyonunu tanıttı. Defile sonunda sosyal medyadan yaptığı paylaşımda 'mutluluk gözyaşları' döktüğünden dem vurdu. Vay be! Ne adamdı ama...
Derken Fransız tasarımcı Thierry Mugler, 'Hoop arkadaşım, ne oluyor, bir dakika!' diye isyan ederek 1979, 1991 ve 1998 yılındaki tasarımlarının Rousteing tarafından kopyalandığını belgelerle moda dünyasına sundu.
Bakınız: Fotoğraflar... Şok! Şok! Şok! Bunun adı ilham almak değil, şakır şakır kopyalamak. Dahi çocuklar bile yeni bir şeyler üretemezken, bu yaratıcılık meselesi nereye gidiyor dersiniz?
Bedenine takmış insanoğlu, ruhunu beslemek için yeni yollar bulmalı değil mi?