Eliz Sakuçoğlu...
Güzel bir kardeşimiz... Geçmişinde şöyle bir sörf yaparsak; ilk yıllarda Murat Boz'un eski sevgilisi ve menajeri... Menajerlik konusunda müthiş başarılıydı; durmadan çalışırdı, detayları asla atlamazdı. Sonra stil danışmanı, ardından yaşam koçu... Bir yaz sezonu boyunca mayo tasarımcısı... Özünde sporcu bir kişilik, disiplinli, azimli... Kaslarıyla ve yıkılmamasıyla övünen, 'beni ben yarattım' kadını... Davetlerin, lansmanların aranılan siması...
Fit vücudunu, dövmelerini, umutlarını, özlü sözlerden hazırladığı aşurelerini ve her açıdan fotoğrafladığı son moda kıyafetlerini takipçilerinden esirgemeyen dört dörtlük bir Instagram yüzü.
Şahsen kendisini seviyorum; ilginç bir karakter.
Hiç unutmam; yıllar önce bir gün sabah 07.00 ayazında, Bebek-Rumelihisarı hattında, kendisini bir asistan ve fotoğrafçı eşliğinde koşup poz verirken görmüş ve inanamamıştım. O gün bugündür emeğe emek, yatırıma yatırım, koşuya koşu demedi; Instagram'da ve magazin sayfalarında aslanlar gibi yerini edindi mi, edindi yani.
Bu hırsı için de ayrıca takdir ediyorum. Çünkü öyle ya da böyle, yerli ya da yersiz; hırs, çağımızda takdir edilen bi' şey.
Fakaaaat...
Ee tabii er geç gelecekti bizim 'fakat'.
Canım fenomenim, bu fotoğraf ne?
Nevresim takımı reklamı desen, değil. Eliz yeni dövmeci açtı, onun tanıtımı desen, değil. Eliz'in sırt kaslarına sponsor almışlar desen, hiç değil. Eliz şarkıcı, Eliz klip çekti, bu da klipten ilk kare... O da değil...
Eliz'in dizisinin ya da filminin tanıtımı değil.
Çünkü Eliz; esasen oyuncu değil, manken değil, şarkıcı değil... Bu bir reklam da, bir ürünün reklamı değil.
Eliz'den böyle bir poz beklentisinde olan insanlar sel olup akmıyor. Kızımız güzel, kare estetik ama bu fotoğrafın motivasyonu ne? Beğeni toplamak ve gündemde kalmak mı? Peki gündemde kaldığında bize sunacağı ürün ne? Yalnızca fotoğraflara, filtrelere, bulunduğu yerlere ve cürete dayalı olan sosyal medya ünlülüğü mü?
Hele ki fotoğrafın altına yazdığı "Özgürlük...Ve ben özgürlük dediğimde ahlaksızlık demek istemiyorum. Yanlış anlayabilirsin. Ben özgürlük dediğimde sen onu ahlaksızlık olarak anlayabilirsin çünkü işler böyle yürür. Kontrol altındaki bir zihin ne zaman özgürlüğü duysa hemen onu ahlaksızlık olarak anlar. Ahlaksızlık kontrolün zıt kutbudur..." diye başlayan, özgürlük, ahlak ve kontrol üzerine döşendiği koca metnin sebebini, manasını, alakasını hiç kafam basmıyor. Finalde son zamanlarda sormaktan yılmadığım yegane soru elimde kalakalıyor: Neden? Neden? Bu zorlamalar, dekorlar, fışkıran aforizmalar neden?