Hey gidi eski mahallem! Nasıl da severdim; Nişantaşı'nda değil 'Topağacı'nda otuyorum' derdim. Tam da meydanda, tam da köşede ve birinci katta.
Yani bendeniz hep camdaydım, uçan kuştan haberdardım.
Gelen geçeni, taksi durağı, çöpçüsü, manavı, kedisi, köpeği, çiçekçisi, büfesi, otoparkçısı...
Üç yıl önce taşındım Topağacı'ndan. Nişantaşı'nın gürültüsü, karmaşası yordu beni. Pazartesi gecesi eski evimin tam altındaki kafe Divine'da uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla buluşmaya gittim. Aman da aman. Sadece Divine mı? Eski evimin karşısına açılan kafe-bar Kozmonot, yandaki Mahalle hepsi tıklım tıklım.
Herkes sokaklarda oturuyor, yemekler yeniyor, sohbet ediliyor. Nasıl güzel, o yorucu ve ahalisinin dikkat çekmeye çalıştığı Nişantaşı'ndan nasıl farklı.
Üç yıldır ilk kez Rumelihisarı'na gittiğim için pişmanlık duydum. 'Ah dedim, şuracıkta evime çıkacaktım şimdi.'
Ne diyeyim; bu atmosferin yaratılmasına sebep herkese, Topağacı'nın cool insanlarına selam olsun.