Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Giden gitti ya kalan sağlar?...

Cenaze evinde bile kadınların tatlı çekişmesi sürüyor sayın seyirciler. Valla ya. Dünya fani ölüm ani, helvaya kafayı takmasan yani değil mi? Değil işte! Pazar sabahı babaannemi kaybettik. Uzun zamandır hastaydı. Saçları kıvırcık, gözleri maviydi. Sanki doğuştan insanları bağrına basmaya programlanmış gibiydi. Özellikle de beni. Eh, babaanneler öyledir ya torunlarına kıyamazlar hani. Ama maalesef ben küçük bir eşeğim işte. Bayramlarda, anneler gününde, hastalıkta ziyaret edenlerdenim.

'ÖĞREN,EVDE KALMA'
Babaannem her gidişimde önce sitem eder, söz-müzik kendime ait olan "Baaa banne ba-ban-ne" şarkısıyla boynuna atlayınca; hemen popomu şaplaklayıp, fırından en sevdiğim babaanne böreğini çıkartırdı. Sonra da işaret parmağıyla mutfağı gösterip "Kalk bakiiim çay koy" derdi "Öğren ki evde kalma!!" Ben her katı özenle elde açılmış böreği mideye indirirken karşıma geçer, aşk hayatımı sorardı. Ben anlatırdım o gülerdi... Herkes bana "Hadi kızım yaşın geldi artık evlen" çekerken, babaannem beni mutfağa çekip "Sakın evlenme kızım, kolunda altın bileziğin olsun, çalış, gez" derdi. Üç tane aslan gibi oğul büyütmüştü, çok çalışmıştı, ellerini yumruk yapmaktan parmaklarını dümdüz açamazdı. Bu hayatta kendini çok mu sıkmıştı? (Şimdi ben de gün içinde ellerimi sık sık yumruk yaptığımı fark ediyorum.)

ZORLA YEDİRMEZDİ
Ama benim babaannem başkaydı. Mesela klasik babaanneler gibi zorla yemek yedirmezdi. Annem cenazede "Otuz bir senede bir kere bile kalbimi kırmadı kayınvalidem" dedi. Bunu duyan diğer Semranımvari kayınvalide sahibi ablalar birbirlerini itekledi. "Nasıl yani???" Akşam oldu, dua vakti geldi. Evimize tanımadığım teyzeler, amcalar geldi. Ha, bir de bayramlarda bile bir araya gelemeyen ailemizin tüm fertleri. Ahlanıldı, vahlanıldı "Bak mutlaka buluşalım" sözleri verildi. Her ayın ilk salı akşamı aile yemeği yenilecek dendi... Hep denmez mi?

HELVANIN ŞERBETİ!
Ay bu beni iştahla öpen kadın da kim yahu? Peki şu mutfakta helva kavurma kadın kolu başkanı abla? Hemen kaynadım tabii. Teyze önce yağı eritmiş, üstüne unu ve fıstığı katmış kavuruyor. Ve kadınlar arası çekişme başladı. Helvanın şerbeti bir anda mı üstüne boca edilmeli, yoksa karıştırırken yavaş yavaş mı akıtılmalı? Buyur burdan yak! Helvadan sorumlu teyze Nuh diyor peygamber demiyor. İlle de yavaş yavaş koyacak. Diğer boca edelim grubu başı abla yan yan bakıyor tabii. Bozuldu vallahi "Birden şerbeti koyacaksın ki, pilav gibi pişecek, mis gibi şööyle" diyor.

KEŞKE DEMESEYDİ...
Diğer abla duruma hakim "Hayır efendim o zaman un topak topak olur!" Aman ne olursa olur ablalar, yahu alemsiniz. Sizin elinizden çiğ tavuk bile yenmez mi? Ayyy yenmez yenmez. Dua okundu. Kadınlar el ele verdi; pilav üstü et ardından helva servis edildi, aaaa ayran bitti!. Babaannem gitti. Tam kapıdan çıkarken ablam elini omzuma atıp "Biliyor musun babaannem ölmeden hep senin adını sayıklamış. Hani sen onu hep güldürürdün ya" dedi. Keşke demeseydi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA