Tutmasaydım gidiyordu, önümdeki abla poposunun üstüne düşüyordu... Şimdi bizim şıklıkta sınır tanımayan Şişli Belediyesi'nin son numarası; Nişantaşı'ndaki yer ilanları. Kısaca tarif etmem gerekirse; üstü cam, altı ilan kaldırıma yerleştirilmiş şeyler bunlar. Böyle elinizde alışveriş paketlerinizle ya da yalnız yalnız kederinizle yürürken, başınızı öne eğdiniz mi, görmemenize imkan yok. Teşvikiye'den-Abdi İpekçi Caddesi'ne kadar beş adımda bir serpiştirilmiş vaziyetteler. Görünüşü şık mı, şık. Düşünce de pek yaratıcı. Reklam dünyası, billboardlar, bez afişler derken, neden kaldırımdan da yararlanmasın değil mi? Değil!!! Hem de hiç değil! Vatandaş kafasını gözünü yaracak Şişli Belediyesi'nin haberi yok. Geçen gün Teşvikiye Karakolu'ndan Abdi İpekçi Caddesi'ne inen sokakta yürüyorum. Ayağımda spor ayakkabılarım, sek sek sekiyorum. Önümde sarışın, bu senenin modası fırfırlı eteklerden ve hafif topuklu sandaletlerden giymiş bir abla gidiyor... Yer ilanı bu ya, üstüne sıvı bir şey dökülmüş... Bizim Nişantaşı Abla da ayağını bastığıyla kaydı tabii. Atak gençliğim nur olsun, düşmeden yakaladım. Yakalamasam abla sadece karizmayı dağıtmakla kalmayacak, üstüne bir de kolu bacağı kıracaktı. Sonra piyasa araştırmasına düştüm. "Bu yer ilanlarına ne diyorsunuz?" diye Nişantaşı abonelerine sordum Şikayet üstüne şikayet. Misal; geçen gün arkadaşımın Abdi İpekçi'deki dükkanının önünde kadının biri kolunu kırmış. Film değil gerçek! Yer ilanının üstüne dondurma düşmüş, geçerken dondurmaya basan kadın da düşmüş. Çünkü kaldırım ilanlarının üstü cam gibi... Bunun yağmuru var, karı var. Çok klişe ama Amerika'da vatandaş, es kaza birinin evinin önünde düşüp, parmağını incitse "Bu adam nasıl kapısındaki karları temizlemez" diye dava açıyor. Adamın donuna kadar alıyor. Eh burası Türkiye! Biz ne edelim? Cümleten kolu, bacağı, parmağı kırıp 2005-2006 kış sezonunda Amerikan Hastanesi'ni zengin mi edelim? Ha bu arada flaş flaş flaş... Aldığım son dakika haberine göre, bu ayak kaydıran, muz kabuğunun pabucunu dama attıran yer ilanlarından Galatasaray'da da görülmüş. Her yağmurda, dakikada üç kişi bu ilanlara bastığı gibi yeri öpmüş.