Semra Hanım'ı türünün tek örneği zannediyorduk. 'Vay anam vay' ki ne vay... Hani şu Jennifer Lop-et ve Jane Fonda'nın başrollerde oynadığı, canavar kaynana filmi. Şimdi filmin konusu özetle şöyle; bizim Jennifer yakışıklı, anasının kuzusuna beş var bir adama aşık oluyor. Adam da ona tabii. Aynı eve taşınmalar, kızı üzerinde salopeti badana boya yaparken kucaklayıp gıdıklamalar (klişeler ötesi), sahilde yürümeler derken sıra adamın annesiyle tanışmaya geliyor. Gerisi Semra Hanım-Sinem ikilisi savaşlarının gavurcası. Tamam film iyi, güzel, hoş da, tüylerimizi diken diken etti valla. Şu kaynanalık kurumunun kendi halinde takılan, kimseye karışmayan bir üyesi yok mudur? Neymiş? Evlenirken sadece manitanızla değil onun annesiyle de evlenirmişiz. Yok ya, istemem üstü kalsın o zaman. Fena halde gaz yapıyor da... 'Vay Anam Vay'ı izlemesi süper eğlence. Koltuğa kuruluyorsun, elinde patlamış mısır, Jennifer sürünsün, sen gül. Velhasıl bir süre sonra kendini Jennifer'ın yerine koymaya başlıyorsun. Gelin ata binmiş, yaaa kısmet demiş. Ya kısmetimizde Jane Fonda misali bir kaynana varsa? Sinemada millet gülme krizinde, ben kalp çarpıntısında. Aklıma neler gelmedi ki. Üniversiteyi bitirirken arkadaşlarım evleniyorlardı... Her şey süt limanken, düğün hazırlıkları sırasında müstakbel kaynanası kızın anasından emdiği sütü burnundan getirdi. Düğüne kimlerin davet edileceğinden tutun da, mönüye, kızın gelinlik modeline, masaların süsüne, oturma planına kadar... Bizimkiler Kenan Doğulu'yu isterler, kadın Muazzez Ersoy'da tutturur. Sadece onunla kalsa iyi. Hangi marka bulaşık makinesinin alınacağından halının ne renk olacağına, yatak örtüsüne kadar karışmadık yer bırakmamış kaynanası. Kız önceleri büyüğümdür, annedir diye susmuş. Sonra illallah etmiş tabii. Aslında tüm anneler böyle değil mi? Salsan iç çamaşırının rengine, haftanın hangi geceleri kocanla fingirdeyeceğine kadar karışır bunlar. Kızlar unutmayın! Elini veren kolunu kaptırırmış. Saygıda kusur etmemek elbette yok. Bir gün siz de anne olup oğlunuzu kimseciklere layık bulmayabilirsiniz. Ancak hali hazırda gelin konumundayken benden size tavsiye. Dün gece yemedim içmedim düşündüm... Masum kız halleri out, rest çekmek in! Hayatınıza kimseyi karıştırmayın. Kaynanaya çocuk gibi davranın. Seçenekleri siz sunun, o seçsin. Günün sonunda sizin isteğiniz gerçekleşsin. Misal; evinize halı alınacak. Siz önden iki model beğenin. Sonra en şımarık, en hiçbir halttan anlamaz, onun ilgisine muhtaç edanızla kolunun altına sokulup sorun; "Anneciğim, sen daha zevklisin en iyisini bilirsin. Halımız gri mi olsun, beyaz mı?" Kaynananız da değer verildiği için coşacak, ele avuca sığmayacaktır. Haa zırt pırt arayan, çat kapı eve gelen, pişirdiğiniz yemeği, temizliğinizi beğenmeyen kaynanalara gelince... Biraz dişinizi gösterin ve kocanızı sağlam seçin yeter, derim. Koca ne kadar anasının kuzuluğundan uzak o kadar iyi. Ve durmadan adamın beynini yıkayın. "Ban anneni çok seviyorum, iyi ki böyle bir kayınvalidem var" nağmelerini ihmal etmeden tabii. Özellikle toplum arasında "Benim kocam çok kararlıdır, kimseyi hayatına karıştırmaz" tonunda cümleler kurun. Yalnızken "Ayy anasının kuzusu kocalar ne fena, çok şükür ki benim kocam hiç öyle değil" çekin. Ve parasını kazanan kadın daima kuvvetlidir, işinizi ihmal etmeyin. Dinsizin hakkından imansız gelir diye boşuna dememişler. Hem akşam adamın koynuna siz mi giriyorsunuz, annesi mi? Saksıyı çalıştırın canııım.