Atilla Atasoy "Ben bir zamanların Tarkan'ıydım", Coşkun Demir "İlk kez milli oluyorum sanki" dedi... Işıl Yücesoy'u 14 yaşındaki kızı ilk kez sahnede izledi, eskilerin Oya- Bora'sı Güzin ile Baha çok sevimliydi, Seyyal Taner saçlarını savura savura dans etti, Neco da "Peşimden koşanlar nerde hani?"sini patlattı... Yok yok rüyamda değil, pazartesi akşamı Tünel'deki Babylon'da... Her şey sizin 'Neco', benim de baba tabir ettiğim kişinin "Kızım pazartesi gecesi albüm tanıtımım var, gelineee" buyurmasıyla başladı. Ne albümü? Saman altından su mu yürüttün yoksa derken taşın altından Hakan Eren çıktı... Hakan Eren Türk pop müziğinin tarihini ortaya çıkarmaya baş koymuş bir müzik delisi. Sen git Neco, Seyyal Taner, Işıl Yücesoy vs.nin tüm albümlerini bul, plakçılarıyla anlaş, en güzel şarkıları seç ve CD'lerde 'en iyiler' adı altında topla... Neyse geceye dönelim... Babylon tıklım tıklım, yaş ortalaması da 50 değil... Gençler en önü parsellemiş bile... Tak! Kapıda melankolik şarkıcı Coşkun Demir, maşallah sırım gibi... Kalabalıktan yürümek imkansız. Ama bu gece başka, sanki millet düğüne gelmiş. Tanıdık tanımadık herkes birbirini selamlıyor, öpüşüyor, koklaşıyor, hal hatır soruyor... Ben de topa girdim önüme geleni tebrik ediyorum... Tebrikleşe tebrikleşe "Ooo siz de mi buradaydınız" şeklinde üst kata çıktım ki... Ana! Canlı canlı Seyyal Taner'i gördüm ya, gözüm açık gitmez. Saçlar belde koyu kahve, gözleri Türkan Şoray, enerjisi cümlemizi cebinden çıkartır... Koştum sarıldım. O da bana!! Tanışıklığımız yok ama herkes öyle mutlu ki, Babylon bayram havası... "Seyyal Hanım tozluklar nerdeee, hani yeşil, sarı, pembe?" diye sordum gülmeye başladı, hepsini Tıpa Tıp Şov'a vermiş. "Hani bana hani bana, Seyyal Hanım şimdi sizin kılıklar çok moda" dedim "Ben hep Türkiye'nin 20 yıl ilerisinden gittim şekerim" diye cevap verdi... Kambersiz düğün, Erkan Özerman ve İzzet Öz'süz "Bir Zamanlar'dan bugüne" gecesi olmazmış. Erkan abimizin boynunda kırmızı atkısı, biraz hasta aksırıp tıksırsa da kaçırmamış geceyi. Sahneye çıkış alfabetik sırayla, herkese 2 şarkı... Önce "Ömrüm boyunca hep birinci çıktım" diye yakınan Atilla Atasoy sahnede, meşhur 'Dilenci'siyle... Atilla Atasoy sahneden indi çok mutlu, mini sohbetimizi sırasında "Ben o zamanların Tarkan'ydım zaten" dedi... Coşkun Demir, 'Kovaladıkça kaçan ateş böceğim misin?" Güzin-Baha... Yanımda Nükhet Duru bütün gece dans etti, keyiften dört köşe... Peki ne diyor bu 'en iyiler' işine? "Bana her dem taze gecesi yapılmalı canım" diyor elbette... Gecenin en duygusal anı Işıl Yücesoy'un sahneye çıkmasıydı. 14 yaşındaki kızı, annesini ilk kez sahnede görecek. Benim yaşım tutmaz, bilmiyorum Işıl Yücesoy'u. Müzik başlıyor "Ya seninle, ya sensiz", arkada ekranda eski fotoğrafları geçiyor. O ne güzellik, o ne sağlam bir ses! Donup kalıyorsun işte... Peşine Neco-Nükhet düeti... 1985'te Eurovision'a katıldıkları şarkı 'Sev'le. İkisi de sözleri atarak, stand up tadında... Ve en son kadınım eski resimlerine tapılası, kısrak misali, çocukken danslarına bayıldığım Seyyal Taner! Benim koptuğum an bu andır dostlar! (Bkz fotoğraflar, magazin servisinden arkadaşımız Öner Öngün imzalı)... Son verdim kalbimin işine, aklım ermedi gidişine, 'Usul usul gel yavaş yavaş, sarmaş dolaş'... Geceyi yaşayan yaşadı, yaşamayan koşsun müzik marketlere... Hepsi şık, hepsinde sesler taş, şarkılar Fikret Şeneş, Çiğdem Talu, Melih Kibar, Garo Mafyan, Ülkü Aker, Selami Şahin, Onno Tunç imzalı... Bundan iyisi can sağlığı. Teşekkürler Hakan Eren...