ATV ekranlarında yayınlanan Vermem Seni Ellere, Karadeniz doğasından eşsiz görüntüleri ve sıcacık hikayesiyle izleyiciyi her hafta ekran başına kilitliyor. Genç oyuncu Burak Can, dizide hayalleri için savaşan Uğur karakterini canlandırıyor. Ordu'da çalıştığı için çok mutlu olduğunu ifade eden Can, masal gibi bir hikayenin içinde olduklarını söylüyor. Ünlü oyuncu ile bir araya geldik. Hem diziyi, hem özel hayatını hem de oyunculuk serüvenini konuştuk.
Uğur inatçı, agresif, ilk aklına geleni söyleyen biri. Siz nasıl anlatırsınız onu?
Uğur aslında hayalleri için savaşan genç bir adam. Bugüne kadar bütün işlerini tek başına halletmiş, düzenini kurmuş ve birikimini yapmış biri. Üniversite döneminde de Kıvanç ve Mehmet'le tanışıp, çok yakın arkadaş olmuşlar. Tanıştıkları günden beri extreme sporlar üzerine kurmak istedikleri tesis için adım atmaya başlıyorlar. Bu adım üzerine İstanbul'daki şirketinden istifa edip Ordu'ya doğru bir yolculuğa çıkıyor. Fakat başlarına gelen talihsiz olaylar yüzünden tesis açmak onlar için hep engel doğuruyor. Bütün birikimini ortaya koyan Uğur'un ise bu kadar fevri ve sinirli olmasının nedeni de bu aslında. Mehmet ve Kıvanç'a göre hayatını kimseden destek almadan idare ettiği için tek çaresi o tesisi açmak. İşinden istifa edip her şeyini İstanbul'da bıraktığı için hayatını idare edebileceği hiçbir yolu kalmayacak. Tesis serüveni içerisinde var gücüyle savaşmaya başlarken Ordu'da onu bekleyen sürprizlerden ve aşk hayatından da habersiz aslında.
EN ESPRILI OLAN SINA ÖZER
Uğur sinirli biri. Siz de çok pozitif ve güler yüzlüsünüz. Peki sizi ne kızdırır?
Öncelikle çok teşekkür ediyorum. (gülüyor) Ben tanıdığım veya tanımadığım herkese pozitif bir enerjiyle yaklaşmayı tercih ediyorum. Bir şeyler paylaşmak ve yeni birilerini tanımak beni çok mutlu ediyor. Beni kızdırabilecek şeyler; disiplinsizlik ve güvenimin zedelenmesi diyebilirim.
Peki setin en eğlencelisi, en dakik olanı, en disiplinlisi, en esprilisi kim sizce?
Setin en eğlencelisi herkes demek istiyorum. Dakik olan benimdir kesin. Beklemeyi sevdiğim söylenemez. (gülümsüyor) Disiplin içinde herkes diyeceğim. Esprili olan kesinlikle Sina Özer.
Karadeniz de en çok ne yemeyi seviyorsunuz?
Karadeniz mutfağını çok seviyorum. Özellikle Ordu yöresine ait kahvaltı salonlarına gitmeyi de çok seviyorum. Turşu kavurması diyeceğim sanırım.
Daha önce de bir proje için Ordu'da kalmıştınız. Yeniden orada yer almak nasıl hissettirdi?
2 sene boyunca Ordu'da kalmıştım. Şimdi tekrardan Ordu'da olmak beni mutlu ediyor. Buranın verdiği huzurla yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum.
Yöre halkı artık sizi tanıyordur. Nasıl yorumlar alıyorsunuz?
Destekleri beni çok mutlu ediyor. Az önce de konuştuğumuz gibi, daha önceki bir projemin de Ordu'da çekilmiş olması aramızda samimi bir bağ oluşturdu. Yolda yürürken "Kardeşim seni tekrardan burada görmek mutluluk verici, iyice Ordulu oldun" demeleri çok hoşuma gidiyor.
DİLİMİZİ BİLİYORUZ
Yönetmen Ali Balcı ile daha önce çalışmıştınız. Tanıdığınız isimlerle çalışmanın konforu oluyor mu?
Canlandırdığınız karakterin derdini anlayan, oyuncuyla sahneler üzerine çalışıp konuşan ve kendi fikirleriyle birlikte oyuncunun da yeni fikirlerine açık olan bir yönetmen. Benim için çok değerli. Daha önce çalıştığım ya da proje bazında olmasa da tanıştığım arkadaşlarımla bir arada olmak mutluluk verici. Birbirimizin dilini ve iş disiplinini biliyor olmak, sahneler içerisinde bizi rahatlatıyor.
Tanınır olmak size ne ifade ediyor? Ünlü olduğunuzu ilk ne zaman anladınız?
Yaptığım işin ve performansımın değer görüyor olması çok kıymetli bir şey. Ben, her seçtiğim projede "Bizi izleyenlere daha farklı ne gösterebilirim? Ne kadar derin bir karakterin kendi sorunlarını keşfederken onu izleyiciye en iyi şekilde nasıl aktarabilirim?" derdindeyim hep. İkinci sorunuza da sanırım "Sana Bir Sır Vereceğim" dizimizden bir örnekle cevap vereceğim. Yayınlandığı ilk bölümüyle izleyicilerimizden çok büyük destek almıştı. Fakat ikinci bölüm yayınının hemen arkasından bir sosyal medya platformunda dünya gündeminde kendimi görünce ve ertesi gün setimizdeki karavanın önünde yüzlerce kişi benimle iletişim kurmaya çalıştığında "bir saniye bir şeyler oluyor sanırım şu an" diye bir düşünmüştüm. (Gülüyor)
YORUMLAR BENİ MOTİVE EDİYOR
1 milyonu aşkın takipçiniz var. Paylaşım yaparken milyonlarca kişinin göreceğini biliyor olmak kontrollü davranmanızı sağlıyor mu?
Sosyal medya benim aktif olarak kullanmayı bildiğim bir platform değildi. Menajerim Ataberk Oral sürekli bana paylaşım yapmam gerektiğini hatırlatırdı. Ama artık biraz daha aktif kullandığımı düşünüyorum. (gülüyor) Hep dediğim gibi ben insanlarla iletişime geçmeyi seven, emek vererek yaptıkları çalışmaları takip edip olabildiğince beğenmeye çalışan birisiyim. Oradan işimle ilgili paylaştığım ya da yaşamımdan paylaşımlarıma gelen yorumlar beni mutlu ve motive ediyor.
Magazinle aranız nasıl? Görüntülenmemek için hiç kendinizi kısıtladığınız oldu mu?
Magazinle aram iyidir. İşlerine emek vererek var gücüyle çalışan muhabir arkadaşlarımızla da aram iyidir. Kendimi görüntülenmemek için kısıtlamak ya da sorulan sorulara cevap vermemek bana pek doğru gelmiyor. İletişimde olmayı, kendimi olduğum gibi dile getirmeyi seviyorum.
ÖĞRETMENLERİM BENIM YETENEĞİMİ GÖRDÜ
Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
İlkokul döneminde yaşadığım yerin kültür merkezinde tiyatro eğitimi almamla başladı. Ortaokul döneminde yaptığımız çocuk tiyatrolarını izlemeye gelen seyircilerimiz ve hocamız, her oyun çıkışında ailemi yakalayıp "Bu çocuğun yeteneği var. Lütfen bu işin peşine düşün" derlerdi. Ben de o dönemin iyi bir ajansına başvuru yapmıştım ve olumlu sonuçlanmıştı. Ailem desteğini bir gün bile eksik etmedi benden. Emekleri çok büyük üzerimde. Bu yolculukta hayat yüzüme güldü ve 2010 yılında hem "Gönül Ferman Dinlemiyor" dizisiyle hem de o dönem bir yiyecek firmasının reklam filmiyle televizyona adımımı atmış oldum.
GENÇLER HAYALLERİ İÇİN SAVAŞIYOR
'Vermem Seni Ellere' dizisini nasıl tanımlarsınız? İzleyicinin bu kadar sevmesinin nedeni nedir sizce?
Ordu'nun muhteşem coğrafyasıyla, birbirinden tatlı insanları bir araya getiren ve aynı zamanda masal gibi bir hikayemiz olduğu için sevildiğini düşünüyorum. Dizimiz de aile sıcaklığı, hayalleri için savaşan gençler ve tatlı aşk hikayelerinin olması da sevilmesindeki büyük faktörlerden olduğunu düşünüyorum.