Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERVE YURTYAPAN

‘Bir zamanlar stüdyoya hırsız gibi girerdik’

Gökhan Tepe, müziğe olan aşkı çocukluk yıllarına dayanan ünlülerden. Babasının müziğe olan tutkusu sayesinde oldukça küçükken eline mikrofonu alıp şarkı söylemeye başlamış. O dönem her yeni çıkan kaset alınıp evde hem dinlenir hem de söylenirmiş. İlkokuldan sonra da konservatuvara girmesiyle müzik yolculuğu başlamış Tepe'nin.
Ünlü şarkıcı, henüz 14-15 yaşlarındayken besteler yapmaya başladığını söylüyor. Henüz lise 1'e giderken ilk çalışmasını yaptı ve Ayhan Aşan tarafından söylendi. Büyük başarılara küçük yaşlarda imza atan Tepe, ünlü aranjör Erdem Kınay ile okul yıllarında aynı sırayı paylaştı. İki kafadar o yıllarda ünlü birer sanatçı olmayı kafaya koydu ve çalışmalara başladı.



'ORAYA BİZİ KİM ALIR!'
O günleri anan Tepe, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Erdem (Kınay), okuldan sıra arkadaşım. Orta sondayken ne yapabiliriz diye düşünmeye başlamıştık. Pop akımı yeni çıkmıştı. O çalıyordu ben söylüyordum. Bayağı sahne yapmaya başladık. 15 yaşında yazlık yerlere gider çalardık. Paraya da ihtiyacımız vardı. Finansal özgürlüğümüzü de kazandık. Lise 1'deydim. Bir beste lazım oldu. İlk çalışmamı yaptım. Ayhan Aşan söylemişti. Erdem besteliyor ben söz yazıyorum durmadan çalışıyoruz."
Yaptıkları besteleri bir şekilde halkla buluşturmayı istiyorlardı. Bunun içinde gece gündüz demeden çalışıyorlardı. Ünlü şarkıcı, "Bir yerden bu akımın içine gireceğiz. 16-17 olduk daha da heyecanlandık. Çok çalışıyoruz. Özel gecelere davet edildik grup kurduk, resmen büyüdük. Bir sürü şarkı yaptık, elimizde birikti. Artık stüdyoya girecek kadar biriktiğini görünce harekete geçtik" diyor.
Asıl macera bundan sonra başladı. İkili ne yaptı ne etti, şarkılarını kayıt yapacak bir stüdyo buldu. Tepe, Kınay ile arasında geçen o ilginç diyaloğu şöyle anlatıyor: "17 yaşındayız. Bir gün Erdem geldi 'Balmumcu'da Gelişim Stüdyosu var. Çok önemli müzisyenlerin içinde olduğu bir stüdyo. Oraya gireceğiz' dedi. Ben de 'Oraya bizi kim alır?' diye karşılık verdim. 'İşte mesele o ya gizli gireceğiz' dedi. Oranın çalışanlarıyla arkadaş olmuş. Bir tane Tonmaister varmış bestelerini Erdem aranje edecek, demolarını da ben okuyacağım. Bu şartla bizi içeri alacak. Sabaha kadar orada kalacağız."




ŞİKAYETÇİ OLMADI
Tepe ve Kınay'ın zorlu yolculuğu bundan sonra başlamış oldu. İki kafadar her gece insanların işi bittikten sonra gizlice stüdyoya girmeye başladı. Tabii bazı sorunlar da yaşandı. "Bayağı hırsız gibiyiz. Müstakil bir villaydı stüdyo. Bahçede de 2 tane doberman vardı. Gece 12'de gidiyoruz. Her gün giderken acaba dobermanlar bağlı mıdır diye korku yaşıyoruz. Bir gün işimiz bitti elimizde klavyeler çıktık. Bir baktık ki ikisi de bize doğru geliyor. Bizim klavyeler falan yere düştü. Erdem'in bacaklarına atlıyorlar. Arkama dönüp bakamıyorum bir sürü ses geliyor, delireceğiz. Sonra demirden yola atladık" diyerek macera dolu günü anlatıyor. Tabii bu yaşananlardan sonra bir gün yaptıkları ortaya çıktı. Hatta stüdyonun sahibi olayı anlayıp Tepe ile yüzleşti. Tepe, şikayet edileceklerini beklerken usta müzisyen onlara sahip çıktı ve Tepe'nin müzik çalışmalarına destek oldular.




'EBRU ÇIKIŞ ŞARKISINI BENDEN DİNLEMİŞTİ'
GÖKHAN Tepe, o stüdyoda 6 ay boyunca gece 12'den sabah 6'ya kadar çalıştı. Hatta Tonmaister'ın bir bestesini de Ebru Yaşar'ın çıkış şarkısı olmuştu. Tepe, Yaşar ile ilginç bir anısını da şöyle anlatıyor: "Şarkıları ben okuyordum. Bu Sahilde adlı şarkıyı da okuyup kaydetmiştik. Demo yaptık. Sonra o şarkı Ebru Yaşar'a gitti. Çıkış şarkısı oldu, çok ses getirdi. Hatta kaseti 500 bin satmıştı. Sonrasında Ebru ile bir araya gelip bunu konuştuk. 'Bu şarkıyı ben ilk senin sesinden dinledim' demişti. Böyle bir anımız var."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA