Kimisi için 'Kara Murat', kimisi için 'Dünyayı Kurtaran Adam'... Çocukluk kahramanımız Cüneyt Arkın'ı sonsuzluğa uğurladık. Arkın için kim ne yazmış diye bakınırken bir yazıya rastladım. Türk sinemasının duayenlerinden 'Bay Sinema' lakaplı Türker İnanoğlu, 'Acısıyla Tatlısıyla Yeşilçam Anıları' adlı kitabında Arkın'dan övgüyle bahsediyordu. Oğlu İlker İnanoğlu'nun başrolünde yer aldığı, İtalyanlarla ortak çekilen 'Küçük Kovboy' filminde, Arkın'ın İtalyanları kendisine hayran bıraktığını yazıyordu.
İTALYA'DAN DAVET
Akabinde Hollywood'ta yaşayan ünlü İtalyan yapımcı Dino de Laurentis de Arkın'ı kendi şirketine bağlamak istediğini aktarıyordu. Arkın'ın su gibi İngilizce ve İtalyanca öğrenmesi bir yıl boyunca hiçbir iş yapmadan İtalya'da kalması şartını koyan yapımcıyla anlaşma aşamasında olduklarını ancak bunun gerçekleşmediğini şöyle anlatıyordu kitabında: "Cüneyt iki ruhludur. Bir yanı tıbbıyeyi birincilikle bitirmiş bir doktordur, dünyanın en efendi, en kibar adamıdır. Çünkü alkolsüzdür. Ancak ağzına içki koyduğu an ikinci kimliği ortaya çıkar. Saldırgan, dengesiz biri olur. Yıllardır baş edemedik onun bu ruh ikiziyle. Gün geçmezdi ki olay çıkarmasın."
Nitekim İnanoğlu, korktuğunun başına geldiğini açıkça yazıyor. Arkın'ın İtalyan bir oyuncuyla gittiği bir mekanda olay çıkardığını, kadın oyuncuya tokat attığını, olayın polise intikal ettiğini ve ertesi gün de tüm basına yansıyınca İtalyan yapımcının teklifinden vazgeçtiğini anlatıyor Bay Sinema. Konuya her şerde bir hayır vardır düsturuyla yaklaşmak lazım. Arkın sonrasında çektiği filmlerle dünyada adından bahsettirmeyi başardı zaten. Tekrar ruhu şad olsun. Peki, Arkın alkol sorununu nasıl çözdü? İnanoğlu, bun da şöyle anlatıyor: "Cüneyt'in eşi Betül'ün babası Feyyaz Işıl ünlü bir kimyagerdi. Alkole karşı bir ilaç geliştirmiş. İlacın etkili olması için her gün içilmesi gerekiyormuş. Bunun için eşi Betül, menajeri Leon Sason ve şoförü Yılmaz kendi aralarında görev bölümü yapmıştı. İlacı Londra'daki adamlarım aracılığıyla ben getirtiyordum. Bu üçü de Cüneyt'e çaktırmadan ilacı yiyeceğine içeceğine karıştırıyordu. Cüneyt bu ilaçla yaşıyordu gün boyu. Bu sayede Cüneyt bir yudum bile içemez oldu."
KARAHAN BERLİN'DE AYAKTA ALKIŞLANDI
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tenor Murat Karahan, dünya çapında gururumuz olmaya devam ediyor. Sanatçı, önceki gün 'Turandot Operası' ile Berlin'de ayakta alkışlandı. Karahan'ı, klasik müzik tarihinin efsanelerinden biri olan Zubin Mehta da izledi. Konser öncesi Karahan, Mehta ile çektirdiği fotoğrafı sosyal medyadan paylaştı. Ayrıca Karahan, 13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali'nde 20 Temmuz'da 'Tosca' operasıyla sahneye çıkacak. Karahan'ın "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sopranolarından, en muhteşem Tosca'larından biri" diye lanse ettiği Angela Gheorghiu, temsilde kendisine eşlik edecek.
CAZ VE GASTRONOMİ BİR ARADA
Dalaman'daki bir otelde Gastrojazz temalı bir etkinlik düzenlendi. Müzik ile yemeğin bir arada buluştuğu organizasyonda Ferit Odman, Eylül Ergül, Ozan Musluoğlu, Serdar Barçın, Su İdil gibi caz sanatçıları performans sergilerken ayrıca cazın geçmişi ve kültürü üzerine bir sohbet de gerçekleştirildi. Otel müdürü Tunç Batum, önümüzdeki haftalarda Türk-Yunan mutfağını ve müziğini bir araya getiren 'İki Yaka Bir Mutfak' adlı etkinlik gerçekleştirileceğini söyledi.