Türkiye'nin en köklü ve en etkili uluslararası sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali, 42. kez sinemaseverlerle buluşuyor. Festival dün başladı ve 18 Nisan'a kadar sürecek. Festivalde bu yıl 134 uzun ve 29 kısa metrajlı film, 6 farklı salonda seyirciye sunulacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da festival programında Cannes, Venedik, Sundance ve Berlin gibi film festivallerinde öne çıkan yapımlar yer alıyor. Altın Ayı'yı kazanan belgesel 'Küçük Evren' ve Christian Petzold'ün Jüri Büyük Ödülü'nü kazanan yeni filmi 'Kızıl Gökyüzü'nü kaçırmamanızı öneririm.
Festivalin Köprüde Buluşmaları bu yıl, 12-13-14 Nisan tarihlerinde çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek. Köprüde Buluşmaları sevme sebebim şu; Avrupa'dan ve Türkiye'den yapımcı, yönetmen, senarist ve kurum temsilcilerini bir araya getiriyor, ortak yapımlar için zemin hazırlamayı amaçlıyor. Bu yıl Köprüde Buluşmalar Film Geliştirme Atölyesi'ne Türkiye'den 70 başvuru olmuş. Başvurular danışma ve okuma kurulu tarafından değerlendirilmiş ve atölyeye katılacak 14 proje belirlenmiş. Film Geliştirme Atölyesi seçkisinde 11 kurmaca ve 3 belgesel projesi yer alıyor.
Peki Köprüde Buluşmalar için bir şart yok mu? Gelin hep birlikte festival bu şartı nasıl açıklıyor, inceleyelim...
Film Geliştirme Atölyesi ve Eğitimler; Türkiye ve komşu ülkelerden projeleri seçilen sinemacıların katıldığı bir uzun metraj film geliştirme ve sunum atölyesi. Atölyeye yapılan başvurular arasından seçilen projelerin yönetmen, yapımcı ve senaristleri; uluslararası sinemacılardan aldıkları eğitim sonrası projelerinin ilk uluslararası sunumlarını gerçekleştirir. Uluslararası yapımcı, dağıtımcı, festival ve fon temsilcileri ve yayın kuruluşları ile yaptıkları birebir toplantılarda işbirlikleri için ilk adımlarını atarlar. İlk sunum ve ilk adım kısmının altını çizerek sormak istiyorum; yıllarca aynı festivalde yarışıp ödüller almış Semih Kaplanoğlu gibi usta bir sinemacı film geliştirme atölyesine nasıl seçildi? Kaplanoğlu gibi uluslararası platformda birçok başarısı olan bir ismin ne sunumu ne de iş birlikleri ilk olmayacaktır. Köprüde Buluşmalar, yeni sinemacıların yapımlarının geliştirilmesi ve uluslararası profesyonellerle ilk defa buluşacak insanlar için değil mi? Gençlerin önünden çekilip onlara alan açmak gerekmiyor mu? Başka birçok film festivalinde jüri başkanı olan Kaplanoğlu kendi başkanlığında böyle bir duruma ne derdi çok merak ediyorum...
BU FİLMLERİ KAÇIRMAYIN!
'İçerde': Festivalde kaçırılmayacak filmlerin başında geliyor bence, neden derseniz çarpıcı bir Willem Dafoe performansı söz konusu da ondan. Açılışını Berlin Film Festivali'nde yapan 'İçerde', Yunan yönetmen Vasilis Katsoupis'in ilk uzun metrajı. Soygun için girdiği bir sanat koleksiyoncusunun evinde mahsur kalan bir adama odaklanan film, New York'ta geçen bir psikolojik gerilim. Sakın kaçırmayın.
'Burada': 'İçerde gibi açılışını yaptığı Berlin Film Festivali'nde büyük beğeniyle karşılanan ve Karşılaşmalar Bölümü'nde En İyi Film Ödülü kazanan 'Burada', inşaat işçisi Stefan'ın Belçika'dan ülkesi Romanya'ya gitmeden önce yaşadığı bir karşılaşmaya odaklanıyor. Karakterleri arasındaki bağı incelikli bir şekilde ele alan film, özellikle coğrafya ve mekâna dair kendine has yaklaşımıyla öne çıkıyor.
'Pasajlar': Listemin en baş sırasında yer alan film, bağımsız Amerikan sinemasının önemli yönetmenlerinden Ira Sachs'ın yeni filmi. Uzun zaman olmuştu incelikli ve çarpıcı bir aşk hikâyesi izlemeyeli, üstelik hikaye Paris'te geçiyor. Yönetmenin Paris'te çektiği ve başrolünde Franz Rogowski'nin yer aldığı filmde, tutkunun hakim olduğu birçok sahne bizleri bekliyormuş, ters köşe de bir sonu varmış, bakalım dedikleri kadar var mı?