Geçen hafta 'Akıl verenin aklına bak' yazıma o kadar çok yorum geldi ki, bu durumdan ne kadar da mustarip insan varmış... Yazıda ünlü şair Özdemir Asaf'ın tam da bu çağı yıllar öncesinden görerek "Kendi bahçesinde dal olamayanın biri girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor" sözünden bahsetmiştim. Gelen yorumlarda yer alan hem yoğun eleştiri hastalığına sahip olan hem de olmayan aklıyla akıl vermekten geri kalmayan örnekleri sizler için alıntıladım. Hepsi hayatın içinden, zaman zaman gündem olan kişilerin de verdikleri, bir nevi toplumun güncel hassasiyetlerinden çıkar sağlamaya çalışan akıllar...
SANSÜR
Bazı kilit kelimeler var, bunları kullanırsanız gündem olursunuz; sansür, özgürlük, kadın hakları gibi... Ne kadar hassas meseleler halbuki bunlar. Gerçek mağdurlar varken, hem de bunu manipülasyon çabasına alet ederek gündem olanların paradoksunu izlemek üzücü. Bu haftanın gündemindeki bir konuyu bu duruma örnek gösterebilirim. Filmin vizyona girmesini durdurmak isteyen bir aile için 'Filmime sansür uyguluyorlar' diyen yapımcının paradoksu... İzinsiz yapılan film, başkalarının ismiyle kazanılan para sanki son derece etik de, filmin gayet haklı bir sebeple durdurulmak istenmesi mi sansür? Bu nasıl bir akıl?
KADIN HAKLARI
Bana gelen başka bir emailde kadın haklarından en son bahsetmesi gereken kişilerin ağzından düşürmediği kadın hakları meselesi yazıyordu. Kadın haklarından bahseden bir kişi, en yakın arkadaşının eşiyle beraber olarak boşanmalarına sebep oluyor. Gerçekten kadın haklarının en iyi örneğini (!) sergiliyor.
ÖZGÜRLÜK
Yazar Joseph Roth şöyle diyor: "Kişinin gururlanacağı bir niteliği yoksa çağdaş olduğunu hissettiği her şeye vurgu yapar." Sürekli çağdaşlıktan bahsedenlere bakalım... En çok içinde bulunduğu çağı eleştiren, ötekileştiren, yargılayan, egolarından dolayı karşısındakini hep küçümsemeye çalışan sözde özgürlükçüler. İyi insan olamamış ama gelmiş çağdaşlıktan bahsediyor. Senin özgürlüğün başkasının alanına zarar veriyorsa bir özgürlükten bahsetmek mümkün olmaz. İnsanlar maalesef bunu idrak edebilmiş değil. Roth'un dediği gibi kişinin gururlanacağı bir şey yoksa, çağdaş vurgusunu yapar, ardından özgürlük söylemleri, eylemleri gelir ama o hareketler benim, senin, sizin alanınıza müdahale olduğu zaman düşündürür.
KARİYER
Çağımızın akıl verenlerinin en başında kariyer uzmanları geliyor, oturduğunuz her masanın yarısı neredeyse danışman. "Sosyal platformlara girin, çok kazandırıyor" diye akıl veriyorlar ama o platformlarla yakından uzaktan alakaları yok. Öğrenilmiş cümlelerle korkunç akıllar veriliyor, işin üzücü tarafı insanlar boşluktan kaale alıp deniyor da...
NEW YORK BİLLBOARDLARINDA BİR TÜRK RESSAM
Sanem Altaylı'nın yeni sergisini görmek için New York Türkevi'ne doğru yola çıkıyorum. Günlük yaşamda spontane gelişen olayları çok iyi resmeden sanatçı, New York temalı 9 eseriyle sadece Türkevi'nde değil, New York sokaklarındaki billboardlarda da karşımıza çıkıyor. Başvurular arasından seçilen eserler, New York'un 5 bölgesinde 2 bine yakın reklam panosunda gösteriliyor. Yolda yürürken bir Türk sanatçının işinin karşınıza çıkması gururlandırıyor gerçekten. 'Distractions' sergisi, 30 Aralık'a kadar Türkevi'nde ziyaret edilebilir.
YILIN RENGİNİ NASIL BULDUNUZ?
Dünyada renk otoritesi olarak kabul edilen Pantone Color Institute, 2023 yılının rengini viva magenta olarak açıkladı. Her yıl aralık ayında gelecek yılın trend rengini açıklayan enstitü, viva magenta rengini, kökleri kırmızı bir kökten gelen ve yeni bir güç sinyali olarak tanımladı. Ayrıca 2023'ün rengini, saf mutluluktan zevk alan, denemekten korkmayan ve kısıtlama olmadan kendini ifade eden, cesur, espri dolu ve her şeyi kapsayan bir renk olarak nitelendirdi. Ben 2023 rengine bayıldım, ya siz?