Bazı acıların tarifi zordur; ne hissetsen, yazsan, anlatsan eksik kalır. Üzerinden tam 107 yıl geçti ancak bu öyle bir olay ki sadece tarihimize değil hafızalarımıza da derin izler bıraktı. Bu hüzünlü destana vesile olan Sarıkamış Harekâtı'nın 107'nci yıl dönümünde düzenlenen anma töreni için Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nun davetiyle Kars Sarıkamış'tayım... Donarak şehit olan 90 bin asker için 3 gün boyunca birçok anma etkinliği planlanmış; hepsi birbirinden çarpıcı, hüzünlü, tarifsiz... Kardan dev asker heykelleri duruyor karşımda; öyle büyüleyici ki eserler, bir asır önceki acıya heykellerin gözleriyle işaret ediyorlar sanki.
Heykellerin açılışını Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık yapıyor. Böyle güzel, hisli bir anma töreni daha önce gerçekten görmedim. Bir kere uzaktan bir acıyı anlamaya çalışmakla bu destanı yerinde anmak, düşünmek, tarihten yeni şeyler öğrenmek çok başkaymış. İlk olarak şehit askerlerin portrelerinin yansıtıldığı heykelin üzerindeki Türk bayrağı kalktı, ardından bakanlar karanfillerini bıraktı.
Sarıkamış Cıbıltepe Kayak Merkezi'ndeki Kütük Evin önündeki kardan heykellerin eksi 15 derecede, yaklaşık 200 kamyon kar kullanılarak yapıldığını öğreniyorum. Yapımı bir hafta süren kardan asker heykelleri; Kars, Ağrı, Bayburt, Erzurum ve Muş üniversitelerinden toplam 10 kişilik ekip tarafından ışıklandırılmış.
ANMA YÜRÜYÜŞÜNE KATILDIK
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile birlikte uzun bir anma yürüyüşüne katıldık. Yürüyüş esnasında askerlerin o gün hissettiği havanın -38 derece olduğunu hatırlıyorum. Acılarını, soğukla birlikte en derinden hissedenlerdenim. Yürüyüşe birçok insan katılıyor. Anma etkinliklerinin her alanında yüzlerce asker de var; yürüyüşleriyle, ısınmak için yaptıkları hareketlerle orada bulunan herkesin büyük ilgisini çekiyor. Akşam olduğunda bir de meşale şov izledik, o da çok etkileyiciydi. 107. yıl yazısını alevler içinde yanarken gördük ve bir kez daha anladık ki, 1000 yıl da geçse de o acı geçmiyor.
'GÜÇLÜ MEDENİYETİN EVLATLARIYIZ'
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yaptığı konuşmada şunları söylüyor: "Millet olarak güçlü bir medeniyetin evlatlarıyız. Bu medeniyeti ecdadımızdan aldığımız o güçlü köklerle, yarınlara yine gençlerimizle birlikte taşıma kararlılığındayız. İnanıyorum ki bu anlamlı haftada gençlerimiz bu şuurla, bu ruhla, bu motivasyonla yarınlara yürüyecekler. Bugünlerin güçlü Türkiye'si için tıpkı bugün olduğu gibi el ele, omuz omuza vereceğiz, mücadelemize devam edeceğiz. Bu kutlu miras, hepimize emanet. Bu mirası bize bırakan Sarıkamış şehirlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle yad ediyoruz."
'SARIKAMIŞ' KİTABINDAN...
Kurmay Subay Şerif Bey, 'Sarıkamış' adlı kitabında Sarıkamış'ta dondurucu soğuk altındaki askerlerimizi şöyle anlatıyor: "Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevk etmek istedim. Beni hiç görmedi, zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bırakıp geçtik..."
Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç ise Sarıkamış'ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş: "İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar... İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler... Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda... Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah'larına teslim olmuşlardı."