* Bizim 10 yaşında bir kız çocuğumuz var. Onunla her şeyi konuşuyoruz ama bazen annelik otoritemin sarsılmasından, yüz göz olmaktan korkuyorum. Örneğin; geçenlerde bana bir erkek arkadaşının ondan çok hoşlandığını ve çıkmak istediğini söyledi. 10 yaşındaki bir çocuğun 'çıkmak istemesi' beni şok etti ve ne diyeceğimi bilemedim. Ama kızım büyüdüğünde bu sorun hep karşıma çıkacak. Şimdi asıl sorumu soruyorum; kızımın hem annesi hem arkadaşı olmalı mıyım?
Aslında siz şunu soruyorsunuz; 'İyi anne nasıl olunur, bana yol gösterir misiniz?' Bir baba olarak sizinle, iyi anne nasıl olunuru değil ama doğru evlat nasıl yetiştiriliri tartışabiliriz. Bu tartışma tıbbi içerikli değil, daha çok ahlaki ve sosyal çerçevede olacak gibi görünüyor. Anne ve babasınca korunarak, kollanarak ve sevilerek yetiştirilen çocuk, yaşama doğru adımlarla başlamış demektir. Zaten yavruya karşı bu sevgi ve koruma hayvanlarda bile içgüdüseldir; entelektüel bir tarafı yoktur. Neslin devamının sağlıklı bir şekilde sürmesi için doğa tarafından her insanın genlerine işlenmiştir. Sevgi ve koruma konusu böyle ise geriye bazı ince ayarlar kalır. İnsan; birlikte yaşayan sosyal bir canlıdır ve yaşamını sürdürmek için diğerlerine ihtiyaç duyar. Bu da bireyin içinde bulunduğu toplumun işleyişine uyumlu olmasının önemini ortaya koyar. Şimdi anarşistler bana kızacak ama anarşizm bireysel bir tarzdır ve toplumun genel eğilimi olamaz.
KÜLTÜRE GÖRE DEĞİŞİR
İnsanların hepsini bir bütün olarak ele alırsak; bu büyük toplum, coğrafya, dil ve din farklılıklarının belirginleştirdiği değişik kültürlerden oluşur. Tüm bu kültürlerde aynı olan genel geçer kurallar vardır; yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, cana ve mala zarar vermemek gibi. Fakat bunların yanında kültürden kültüre değişen tarz ve davranışlar vardır ki; işte çocuk yetiştirmedeki ince ayar burada başlar. Eğer içinde bulunduğunuz kültürde, annelerin kızlarına ilk erkek arkadaşları için yardım etmesi sıradan bir davranış ise sizin de bu konuda tereddüt göstermeniz gerekmez; fakat böyle bir şey yadırganıyorsa, bu konuyu düşünmekte fayda var.
ANNELİK DAHA ÖNEMLİ
Her ne kadar televizyon ve internet gibi iletişim yolları ile kültürler arasındaki mesafeler kapansa ve farklar azalsa da, hala günlük yaşamı yönlendiren önemli başkalıklar var. Biz Türkler için ekmek, bir İsveçli için olmadığı kadar kutsaldır ve yerde gördüğümüz zaman öpüp yükseğe kaldırırız. Bu çok sembolik gelebilir ama, bence yaşamı algılayışın ve toprağa bağlılığın önemli bir göstergesidir. Çocuklar düzdür; biz ne söylüyorsak onu anlarlar. Bu nedenle onlara ne vereceksek önce aklımızın ve vicdanımızın süzgecinden geçirdikten sonra inanarak sunmamız gerekir. İnanmadığımız şeyleri çocuğa empoze etmek, yaşadığımız zıt duyguları çocuğa da yaşatır. Çocuğun arkadaşı olmak arzusu, onun hiçbir anını kaçırmak istemeyen anne ve babaların ortak kaygısı. Ama benim kişisel görüşüme göre; çocuğunu seven ve gerektiği yere kadar koruyup kollayan anne- baba olmak, arkadaş olmaya çabalamaktan çok daha önemli. Her insanın sadece bir annesi ile babası var!..