Türkiye'nin en iyi haber sitesi
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Delice sevildiğine inanmak! (Erotomani)

Çok sevildiğini ve sevdiğini ama çeşitli nedenlerle onları seven kişilerin bunu belli edemeyip uzaklaşmak zorunda kaldığını düşünen... Kendisini delice sevdiğine inandığı halde, bir türlü karşı tarafın bu duygularını açıklayamayıp, sadece ima ettiğini, ona fırsatlar tanımasına karşın açıkça söyleyemediğini ama kendisinin anladığını ve emin olduğunu yazıp, karşı tarafın bu itirafını nasıl sağlayacakları konusunda yardım isteyen tüm okuyuculara ve okuyucu olmayıp da devamlı izlediğimiz herkese...

Ne kadar sık duyar olduk bu terimi: "Beni delice seviyor" ya da "Delice seviyorum". Arkadaşlarımız, genç çocuklarımız, büyük sanatçılarımız, üçüncü sayfa haberlerine konu olan, 'delice sevgi' nedeniyle ölen ya da öldürülen nice adını, kimliğini sadece haber olarak okuduklarımız... Delice sevmekten kastedilen genellikle çok ama çok sevmek, her şeyden vazgeçecek kadar sevmek, hatta ölecek, öldürecek kadar çok sevmek. Peki, sağlıklı bir insan nasıl kıyar sevdiği kişiye, sağlıklı bir insan nasıl vazgeçer yaşamdan sırf sevdiği onu sevmedi diye? İşinden, sağlığından, ailesinden, değerlerinden nasıl kopar? Oysa ne diyor şair: "Yani sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık, yahut hiç sevmeseydi, Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden...."

SEVGİ DEĞİL, HASTALIKLI SANRI
Bir yerlerde yanılıyoruz. Yanılıyoruz ve haksızlık ediyoruz sevgiye de, deliliğe de... Hiç tanıdınız mı, gördünüz mü, okudunuz mu bilmem ama bazı insanlar var yanımızda, yöremizde; işinde, gücünde, okulunda başarılı, adeta istediği her şeyi alde edebilecek denli güçlü... Bir gün birinin onu sevdiğine karar verir. Herhangi birinin... Tanıdığı, tanımadığı, genç, yaşlı, uygun, uygun olmayan... Artık bu kavramların anlamı yoktur. Kendisi sevmiştir ve karşı taraf da onu sevmektedir. Hem de çok sevmektedir. Ondan başka bir şey düşünmüyordur. Bir süre sonra masum görünen bu inanç, kendisi ve diğer kişi için sorun haline gelir. Ne yaparsa yapsın karşı taraf sevmediğini anlatamaz. Öfkelenir, 'olamaz, aslında beni delice seviyor ama engel oluyorlar' demeye başlar. Hele bir de çevresi narsisizmini destekliyorsa, 'seni kesin seviyor, sevmese şunu yapmaz, söylemezdi, seni sevmeyecek de kimi sevecek?' gibi sözlerle, zaten kendini büyük ve üstün gören kişinin beklentisini artırırsa, olay artık bir kâbus, hatta hastalıktır... Erotomani, sanrılı bozukluk ya da delice sevildiğini sanma. Adına ne derseniz deyin, ortada olan duygu sevgi değil hastalıklı bir sanrı haline gelmiştir. Telefonlar, izlemeler, mesajlar, imzasız notlar, hediyeler birbirini izler. Bireyin bazı davranışları, aşkın kanıtı şeklinde algılanır. Bu şekilde kendisiyle ilişki kurulduğuna, haber yolladığına inanılır. Gün gelir kurgular, oyunlar yetmez olur ve şiddet gelir. Bazen sevdiğini söylediği kişiyi manen yok etmeye, işsiz, güçsüz, yalnız bırakmaya, bazen de madden yok etmeye, yaralamaya, hatta öldürmeye varır. Ama o hâlâ karşı tarafın kendine aşık olduğunu, çok sevdiğini söylemektedir. Artık önüne ne sıfat getiriseniz getirin, gerçek bir sevgiden bahsetmenin olanağı kalmamıştır. Üstelik bunun bir hastalık olduğuna, tedavi gerektirdiğine ikna edemezsiniz onu. Hastaneye başvurular az olsada, sıklığı çok da az değildir. Çoğunlukla kadınlarda görülse de, başı yasalarla belaya girenler genellikle erkeklerdir. Şimdi bu sevgi (!) şeklini gördükten, çok ama çok sevildiğini, sevdiğini söyleyenleri tanıdıktan sonra, 'delice seviliyorum' tanımlamasını rahatlıkla kullanabilecek misiniz? Sevdiğini önce günlerce telefonlarla, mesajlarla, takip ederek taciz eden, sonra da bıçaklayan kişiyi hoş görebilecek misiniz?

ZORLAMA, SEVGİYİ KAYBETTİRİR
TV'de gözyaşları içinde ne kadar çok sevdiğini, sevdiği uğruna her şeyi yapabileceğini söyleyen, onun da kendisini sevdiğinden emin olduğunu, (karşı tarafın defalarca çeşitli yöntemlerle, değişik zamanlarda sevmediğini, ya da artık sevmediğini söylemesine karşın) iddia eden kişiye 'sağlıklı' diye bakabilecek misiniz? Hatta bu şekilde sevebildiği için karşı tarafın ne kadar şanslı olduğunu açıkça söyleyemeseniz de, aklınızdan geçirecek ve korkusuzca "keşke ben de birini böylesi sevebilsem" diyebilecek misiniz? İstemediği ya da bir süre sonra vazgeçtiği bir ilişki, bir sevgi nedeniyle işini, itibarını, huzurunu, sağlığını, mutluluğunu, geleceğini, umutlarını hatta bazen yaşamını yitiren kişiye 'yanlış sevgi kurbanı' ya da 'hatasının bedelini ödeyen' biri derken, bir gün kurbanın siz olabileceğini hiç aklınıza getirmeyecek misiniz? Gelin kendimizi bilelim, gelin biz seviyoruz diye sevdiğimiz kişinin de bizi sevmesi gerektiği sanrısından vazgeçelim... Çevremizdekiler 'ne kadar yüce ve sevilesi' olduğumuzu söylese de, herkesin bizi sevemeyeceğini anlayabilelim... Gelin sevginin karşılığı olmadığını, sadece bizim duygumuz olmasının yetmesi gerektiğini, karşı tarafı zorlarsak sevgilerimizi yitirebileceğimizi görelim... Gelin yüreğimizle, ama akıllıca sevilelim, sevelim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA