Dün kaldığım yerden devam ediyorum. Biliyorsunuz, bu haftayı cefakar ev sahibelerine, onların misafirli günlerde yaşadıkları çilelere, içlerinde kopan fırtınalara ayırdım! Yemekli misafiri kabusa çevirmeyi başaran konuk tipleri üzerinde durmak istiyorum önce.
1. İri yapılı, iştahlı ve kendini çok esprili zanneden erkek misafir: Masadaki alafranga, sağlıklı ve/veya tadımlık yiyeceklerle dalga geçer, ne yerse yesin sofradan aç kalktığını iddia eder, girişle ana yemek arasında birbuçuk dakikadan fazla zaman varsa, abartılı kıvranmalar ve açlık esprileriyle ev sahibesini bunaltır! Klişe cümleleri: "Yenge bizi bir avuç karidesle doyuracaksan, kebap yiyip gelseydik!"; "Gülse, yemekten sonra bir makarna yap da karnımız doysun, böyle somon, ızgara sebze falan, nereye kadar?!"; "Hanım, iyi ki yiyip geldik, ahahah. Yok efendim, biz içkiyle verdiğiniz o kuşkonmaz mıdır, ot mudur nedir, onlarla doymuştuk, bir de bunlara ne gerek vardı? Hihihih"! Çözüm: Yemek öncesi içkiyle bol bol cips ve şarküteriyi dayayın! Küçük sosisler, peynirlerle de doymayacağından korkuyorsanız, yemekte börek ve/veya pilav bulunsun. Yağlı cinsinden! Mönünün geri kalanını istediğiniz gibi yapın. Bunlar yemekten sonra üç dört tane soda içerler, aklınızda olsun!
2. İnce yapılı, narin, iştahsız, neşesiz kadın tipi: Görünüşe bakılırsa domates dışında her şey ya midesine dokunmaktadır ya da kokusuna dayanamamaktadır. Bonfileyi et kokuyor, diye bırakır. Pilavda tereyağ vardır, yiyemez. Salatanın kekiği midesine ağır gelir, ayrıca beyaz peynir kaymak gibi kokmaktadır. Baklava zaten sözkonusu bile değildir. Kek, puding, yumurta kokusundan ötürü salona bile girmemelidir. Kendisi yemediği gibi, keyifle yiyen insanlara da "Aman Allahım, mideleri bulanmıyor mu" bakışı atar. Aslında iştah problemi vardır! Çözüm: Bırakın aç kalsın! Yemeğin sonunda verin önüne meyve, kemirsin!
3. Sağlıklı, seçici misafir tipi: İşte şimdi yandınız! Bütün yemeklerin içindeki yağı, et ve balığın özgeçmişini sorar! Büyük ihtimalle vejateryendir. Sindirim sisteminin nasıl çalıştığı konusunda bir tıp uzmanıdır. Konservelerden, beyaz un ve şekerden uzak durur. Sadece zeytinyağ tüketir. Sebze meyvenin organiğini sever. Kendisi böyle beslenmekle kalmaz, diğer misafirleri de zehirler: "Zişan diyor ki, beyaz un yaşlandırıyormuş, ben sadece salata alayım!" Çözüm: Baklagiller ve sebzelerle yapılmış bir yemek bulundurun: Kısır, mercimek salatası, piyaz vs. Malzemelerin organik olup olmadığını sorduğunda da, iri iri gözlerinizi açıp, "E herhalde memleketten geliyor" deyin, çekilin. Memleket Etiler olabilir, ama o bunu bilmek zorunda değildir!
4. Eteği belinde balık eti kadın tipi: Ne yaparsanız yapın, yapılması gerektiği gibi yapılmamıştır. Bütün misafirlerin önünde, sizin yufka böreğinizi yerken, kendi el açması böreğinin tarifini verir. Çerkes tavuğunu zeytinyağıyla yaptığınızı anlar ve, ceviz yağı çıkarmanın inceliklerini anlatır. Hazır tatlıya pastaya, Kekun'a, paket soslarına, salçaya her şeye karşıdır. Bütün yemeklere, en fazla "Valla gayet iyi, bravo, bayağı olmuş işte!" gibi iltifatlar eder! Çözüm: Tam ekmeğini evde yaptığını anlatırken "Aaa ben o zamanlarda film seyrediyorum, kitap okuyorum, çay bahçesine gidiyorum hihaha" gibi pişkin yorumlar yapın. Yemekli misafir zordur ama zevklidir sevgili hanımlar. Boşverin, keyfini çıkarın. Yiyen yer, beğenmeyen bir daha gelmez!