Şimdi de bu çıkmış, iyi mi? Tam da ne yiyeceğimi öğrenmiştim! Beyaz un, beyaz şeker yok, kırmızı et az. Hayvansal yağlardan uzak dur.Bol sebze ve baklagiller, her gün mutlaka meyve. Yağ olarak zeytinyağı kullan, kahve çayı bırak, bitki çaylarına dadan. "Böyle yapıyor musun" derseniz, yoo, tabii ki hayır! Beslenmesinin ana yapı taşlarını yağlı beyazpeynir ve İskender Kebap'ın oluşturduğu bir organizma için mümkün değil. Bünyem, henüz tahıllara, sebzeye falan hazır hissetmiyor kendini. 20'li yaşlarda "Sağlıklı beslenme sistemine 30'dan sonra başlarım" diyordum.
TEK SPORUM YÜRÜYÜŞ
Şimdi 40'lı yaşlara erteledim. Spor da aynı şekilde. Vücutta gözle görülür hasar ve dağılma saptamadan, Nişantaşı yürüyüşlerim dışında spor düşünmüyorum. Ne zaman ki birisi çıkıp, "İnsaf be, şu haline bak, bir de televizyona çıkıyorsun, ayıp ayıp" diyecek, ben o zaman spor yapmaya başlayıp onu utandıracağım. Planım budur. Ancak o vakitlere kadar teoride uzmanlaşmayı düşünüyorum. Haftada kaç kere, ne kadar süre, hangi sporlar yapılmalı? Kasları şişiren sporlar nedir, uzatanlar hangileridir? Vücudun hangi bölgeleri, hangi hareketlerle gelişir veya incelir, bu bilgilere tamamen vakıfım. Aynı şekilde beslenme konusunda da önüme gelene atıp tutuyorum. "Kompleks karbonhidratlar şöyledir, insülin dengesi böyledir" diye. Fakat kahretsin ki, öğrenmenin sonu yok! Tam yeme içme konusunda son kararımı vermiştim ki, bombardıman gibi üç kitap geldi önüme: Beslenmenin ve İdeal Kilonun Taosu, Çin'in Besinlerle Tedavi Sistemi, Makrobiyotik Beslenme..! Sisteme göre, bütün besinler tatlarına göre beşe ayrılıyorlar: Keskin, tuzlu, ekşi, acı, tatlı. Mesela koyun eti tatlı, soğan keskin, şeftali hem ekşi, hem tatlı! Ayrıca, yine bütün besinler enerjilerine göre de beşe ayrılıyorlar: Soğuk, serin, nötr, ılık, sıcak. Yeşil biber sıcak, yumurta sarısı nötr, yumurta beyazı soğuk, soğan ılık. Nedense kitaptaki listede domates yok, herhalde Çin mutfağında kullanılmadığı için. Ve fakat bu durumda "Menemen yaparsam, enerjisi ne olur?" sorusuna verilecek cevap da beni aşıyor! Sadece bunlar da değil. Her besinin yenmesinin daha uygun olacağı mevsimler ve enerjilerinin 'içe, dışa, yukarıya, aşağıya' gidişi hususu var ki, hiçbir şey anlamadım! Bir de tabii, hangi gıda, hangi organın rahatsızlığına iyi geliyor konulu bitmek bilmez sayfalar var. Ayrıca, vücut tipinizi bulup (kuru, soğuk vs) ona göre gıda almanız lazım.
YEMEDEN ÖNCE KOKLAMAK
Velhasıl, Taocu Beslenme'yi kavramak için bayağı bir mesai gerekiyor. Taocu Beslenme'de kendime uygun tek bir nokta buldum. Diyor ki; "Yemeğinizi yemeden iyice koklayınız". Bu, benim çocukluk yıllarından beri yaptığım bir şeydir. Koklayarak yemeğin hangi malzemelerden yapıldığını, tuzunun az mı, çok mu olduğunu anlayabiliyorum. Ya da öyle zannediyorum! Yıllardır annemi sinirlendirmekle kalmayan, yemeğe misafir gittiğim evlerde ev sahibini telaşlandıran, restoranlarda garsonların "Bir şey mi var" diye panik içinde masaya toplanmalarını sağlayan, bir tür alışkanlık. Bir gün haklı çıkacağımı biliyordum. Taocu Beslenme'den de benimsediğim bu olsun, gerisi masal!