Fransa'daki seçimlerden dolayı Fransız medyasını izliyorum günlerdir. Sarkozy ve Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande kadar, eski ve yeni first lady'ler de medyanın en gözde malzemesi bu sıralar.
Ama ilk sırada Sarkozy'nin eşi Carla Bruni değil, Hollande'ın hayat arkadaşı Valerie Trierweiler var.
Hayat, yeni first lady'yi allayıp pullarken, Carla Bruni'yi neredeyse maymun ilan etti. (Abartmıyorum, Bruni'nin estetikli-botokslu haline bu yorumları yapan yazılar bile okudum.)
YENİ KRALİÇE
Hayat acımasız. Zirvedeyken sizi seviyor, alkışlıyor, 'kraliçe', 'prenses' gibi etiketlerle allayıp pulluyor. Ama iktidar gittiği anda sıradanlığa savuruyor.
Bir de üstüne sizin performansınız düştüyse, görüntünüz değiştiyse, yıllara yenik düştüyseniz geçmiş olsun.
Medya hemen yeni kraliçeyi seçiyor, tahta oturtuyor. Valerie Trierweiler çoktan tahtı devraldı.
Carla Bruni, Elysee Sarayı'ndaki vedanın ardından kırmızı halıda eşiyle arabalarına doğru ilerlerken, gerçekten de 4 yıl önceki 'kraliçe' görüntüsünden oldukça uzaktı. Yüzündeki 'estetik değişim' bir yana, her zaman ünlü Fransız modaevlerinden giyinen first lady'nin kıyafetleri bütün defolarını gösteriyordu.
Ama asıl önemlisi estetikle gelen değişim.
YAŞLANIYOR
Dünya güzeli yüzünü estetik müdahaleler ve en çok da botoksla ne hale getirdiği apaçık ortada. Ve Carla da hepimiz gibi yaşlanıyor.
Bir gün dünyanın 'first lady'ler tarihine bakanlar emin olun "Carla Bruni ne kadar güzelmiş, ona ne olmuş?" diyecek.
Gerçekten de dünyanın en güzel kadınlarından biri olan Carla Bruni'ye ne olmuş olabilir? O kadar güzel bir kadın, bu hale gelmek için ne yapmış olabilir? Ve bunu bilerek, isteyerek yapmış olabilir mi?
Buyrun aşağıda okuyun.