Bayram tatilinde ailece Roma'daydık. Roma'ya inince gördük ki; herkes Roma'daymış. Gerçekten de Roma'nın bütün popüler yerleri Türkler'le doluydu. Dünyaca ünlü markaların mağazalarının yer aldığı Via Condotti ile Via Del Corso'daki izdiham ise görülmeye değerdi. Küresel krizin bu denli konuşulduğu ve etkisini milyonlarca insanın yaşamında hissettirdiği bu günlerde böyle bir manzaraya şahit olmak gerçekten de ilginç. Tabii ki bu kalabalığın tamamını Türkler oluşturmuyordu ama Türkler açısından şöyle bir gerçek de vardı, Türkiye'de, Nişantaşı ya da İstinye Park'ta bütün o markaların mağazaları varken, o mağazalarda yüzde 50'ye varan indirimler başlamışken, kredi kartları taksit avantajları sağlarken, hiçbir indirimin olmadığı o mağazalara girebilmek için kapısındaki kuyruklarda beklemek niye, işte onu anlayamadık. Evet, manzara gerçekten de şöyleydi; En uyduruk mağazanın kapısında bile güvenlik görevlileri içeriye ikişer-üçer müşteri alıyordu. Oysa aynı gün ve saatlerde Roma'nın bütün turistik ve tarihi bölgelerinde; Vatikan müzelerinde, Colosseum'da, Pantheon'da, Piazza Del Popolo'da müthiş bir sakinlik göze çarpıyordu. Yaz aylarında müzelerin önünde yaşanan kilometreyi bulan kuyruklar yoktu. Kimse buralara gelmeyi tercih etmemişti. Arkadaşlardan biri; "Biz Türkler hafta sonlarımızı alışveriş merkezlerimizde geçiriyoruz. Kimsenin Topkapı ya da Ayasofya'ya ya da Balat'a gidelim dediğini duydunuz mu? Burada niye gitsinler ki" dedi. Doğrudur! Hafta sonlarımız evlerimizle alışveriş merkezleri arasındaki yollarda geçmektedir. Bu da bizi mutlu etmektedir!