Bir büyük aşktan bir büyük acı çıkması aşkın mı yoksa hayatın çelişkisi mi bilemiyorum. Ama İclal Aydın'ın Tuna Kiremitçi'den ayrıldıktan sonra dile getirdikleri dikkat çekici: Diyor ki; "Hâlâ acı çekiyorum." Aşk insanı acıtır; doğrudur. Ben belki de hâlâ aşık, onun için acı çekiyor diye düşünürken (ki çok iyi niyetli olduğumu söylediler) bir erkek arkadaşımız, "Bu aşk acısı değil, can yanması" dedi. Şaşkın şaşkın baktım yüzüne. "Öyle ya! Sevdiği, aşık olduğu erkek onun için bir başka kadını terk ederek yanına geldi. Yani onu taçlandırdı. Ama sonra ne oldu? Kazandığını düşündüğü kadına karşı yenildi. Üstelik onun yaşadığı daha büyük bir yenilgi. Eğer Tuna Kiremitçi eski eşine değil de bir başka kadına gitseydi, içi bu kadar acımazdı" diye devam etti... Ne dersiniz; bir kadın bir başka kadın için terk edildiğinde, yani başkası ona tercih edildiğinde en çok kendine ve yaşayamadığı, yaşatamadığı, hayal kırıklığına uğradığı aşkına mı ağlar yoksa karşı tarafa yenilmiş olmanın öfkesiyle mi yaşar?