Cuma günü "Ebru Gündeş yeniden evlenir mi?" diyerek sorular sormuştum. İnsanın daha önce denediği biri ile yeniden biraraya gelmesinin, hatta ikinci kez biraraya gelmesinin altında yatan duygunun ne olduğunu bulmaya çalışırken "Bunun adı aşk mı, alışkanlık mı, yoksa bir daha onun gibi birini bulamama korkusu mu?" sorularını sormuştum. Yanıtlarınız geldi.... Düşünceler ve tavsiyeler ikiye ayrıldı. İşte onlardan birkaç örnek... "Ebru Gündeş'i iyi tanıyanlar bilir. Bütün bu sevgi arayışları aslında babasının eksikliğidir. Ömer Durak, bence onun için bambaşkaydı. Aralarındaki duygu bence ne aşk, ne de alışkanlık. Onlarınki; iki sevgili arasındaki sevgi, baba kız arasındaki sevgi, iki arkadaş arasındaki sevgi, öğretmen- öğrenci arasındaki sevgi gibi bence. Ve onları hâlâ birbirlerine bağlı kılan da bu sevgi işte..." Bir diğer okuyucumuz ise "Eğer biz kişilik olarak gelişme gösterebiliyorsak, ilişkilerimiz de gelişme gösterebilir. Bunun için denemeliyiz" demiş. Bir başka okuyucumuz, mutluluğun yakalandığı an yaşanması gerektiği görüşünde. O da kendi hayatından yola çıkarak düşüncelerini şöyle anlatmış: "Bence Ebru Hanım ilişkisine o şansı ikinci, üçüncü, hatta on beşinci kez vermeli. Çünkü hayat kısa ve mutlu olmak gerekiyor. Ben 31 yaşıma giriyorum ve kendime artık günü yaşa diyorum. Evet, belki yaptıklarım gelecek vaat eden şeyler değil, belki yanında olmak istediğim adamla bir geleceğimiz yok, çocuklarımız olmayacak çünkü benimle evlenmeyecek biliyorum ama ben onun yanında geçirdiğim üç-beş saatte mutluysam o zaman neyi düşüneyim ki... Ebru Hanım da sorularını bir yana bıraksın ve denemek istiyorsa bir kez daha denesin." Tavsiyeler iyi hoş güzel de, kimse bir başkasının ne yaşadığını bilemez diyorum ben. Sözün özü; gerçekten de kim nasıl mutlu olacaksa onu yaşasın, öyle yaşasın...