Böyle bir istek var; televizyon programlarına davet edilen ünlüler, hemen diğer konukların isimlerini soruyor ve hoşuna gitmediği bir ismi duyduklarında da "Beni lütfen o kadınla yan yana getirmeyin" ricasında bulunuyor. (Nedense özellikle kadınlar bunu istiyor.)
Mankenlikten şarkıcılığa geçiş yapan Aysu Baceoğlu, sırf bu nedenle Beyaz'ın ve Okan Bayülgen'in programlarına çıkamadığını söylüyor. Veto görüyormuş yani. "Seni istemeyenler kimler?" diye sordum, isim vermedi ama kendi kulvarındaki isimler olduğunu söyledi. Tuhaf değil mi? Bu işe yeni soyunanlar, aslında hep eskilerin yol açmamalarından şikayet ediyorlar ama bir yandan da birbirlerinin yolunu kesmeye çalışıyorlar. Aysu Baceoğlu, "Ben ekmeğimi bu işten kazanıyorum. Ortada bir pasta var ve kimse bunu bölüşmek istemiyor" diyor. Hadi onların kavgasına ekmek kavgası diyelim. Peki imaj kavgasında olanlara ne demeli? Örneğin, geçenlerde program ekibindeki arkadaşlarımız Pınar Aylin'i çağırmışlar programa. O da diğer konuğun kim olduğunu sormuş, Pınar Dilşeker olduğunu öğrenince de, "Lütfen beni o kadınla yan yana getirmeyin" demiş. Bunu duyduğumda çok şaşırdım, çok güldüm. Pardon ya, Pınar Dilşeker yan yana gelinmeyecek bir kadın mı? Ayıp bir şey mi yapmış? Kadın sadece günlerdir çocuğunu göremediği için ağlıyor. Pınar Dilşeker ile yan yana gelmek istemeyen Pınar Aylin'e bakalım bir de; eşinden ayrılmış, boşanma aşamasında ve ihanet iddialarıyla gündemde. Bir başkası da onun için "O kadınla yan yana gelmek istemiyorum" derse ne hisseder Bütün bunları niye anlattım? Çünkü herkes kendini çok değerli, çok önemli hissediyor. Ama unutmayalım. İnsanın değeri, kendi üzerine giydiği elbise gibidir. Başkası taşıyamaz yani... Mesleki rekabet uğrunabir tek kendini değerli görüp başkalarını değersizleştirmeye çalışmak bana komik geliyor. Hani bir söz vardır; biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz diye... Aynen öyle...