Şu anda bildiğimiz 100 gerçeği konunun muhatabı 100 kişiye sorsak, emin olun 99'undan "Hayır" yanıtını alırız. Magazin gazetecisinin kaderi de budur işte; yalanlanmak... Bugüne kadar pekçok olay yaşadık, bildiklerimizi yazdık, yalanlandık. Belki biliyorsunuzdur, daha geçenlerde benim Hülya Avşar-Sadettin Saran beraberliği ile ilgili haberim de yalanlandı. Ama iki gün sonra Hülya Hanım ile Sadettin Bey yine birlikteydi. Doğru bir haber niçin yalanlanır? Çünkü o haberin içeriğinde, haberin kahramanına göre; kendine yakışmayan bir şeyler vardır. Ya da gündeme getirmek istemediği konular... Geçenlerde Volkan Büyükhanlı ile Lara Kamhi'nin ayrılığının ardında yatan nedenlerle ilgili bir haberimiz vardı. Bir yıldır beraber olan sevgililerin şiddetli bir kavga sonucu ayrıldıklarını yazmıştık. Bu haberin yayınlanmasından sonra hem Volkan Büyükhanlı'dan açıklama geldi hem de Lara Kamhi'nin babasından... Büyükhanlı şöyle diyordu açıklamasında: "Herkesin ilişkilerinde yaşayabileceği bir takım sorunlardan dolayı aramızda bazı tartışmalar yaşanmış, bunların sebep ve sonuçları da bize özel olmak üzere, ikili olarak ilişkiyi bitirme kararı almış bulunmaktayız." Baba Cefi Kamhi'nin açıklamasında ise "Yazdıklarınız bir senaryoya dönüşmektedir" satırları yer alıyordu. Habere imzasını atan arkadaşımız Değer Özergün, bu açıklamalardan sonra Volkan Büyükhanlı ile konuştu. Yan sütunlarda o açıklamaları okuyabilirsiniz. "Öfkeden kendimi kontrol edemedim. Çok üzgünüm. Ama o da karşılık verdi. Sadece itiş kakışlı bir kavga yaşadık. Çok öfkelenmiştim. Lara'nın cep telefonunda bir erkek tarafından gönderilen mesajlar yakaladım" diyen Büyükhanlı bu açıklamaları yalancı olarak algılanmamak için yapmış. (Tebrikler Volkan. Yalancılığın kötü bir şey olduğuna inananlar da varmış demek ki.) Bizim bu haberimiz, dün Okur Temsilcimiz Yavuz Baydar'ın köşesinde de genişçe yer aldı. Baydar, bu tür haberlerde, haberde adı geçenlerin görüşlerine başvurulması gerektiğini yazmış. Doğru. Ama haberin kahramanlarını aradığınız halde doğru yanıtı alamıyorsanız ne yapacaksınız? Eğer Volkan Büyükhanlı, bu konuda gerçekleri anlatmasaydı ne olacaktı? Bizler en azından Cefi Kamhi'nin gözünde iyi birer senarist olarak görülecektik; sanki bilgisayarın karşısına oturup "Acaba bugün ne yazsam da konuşulsa, olay olsa?" diyen senaristler gibi...