Günlerdir Seren Serengil'in bebeğini kaybetmesini konuştuk. O kadar tuhaftı ki her şey, konuşulanları, yorumları dinledikçe "Biz neyimizi kaybettik de bu kadar inanmaz, güvenmez olduk?" diye sordum kendime. Çünkü Seren'in hamileliğinin son günlerinde İstanbul'dan uzak bir yere seyahate çıkması ve oradan "Bebeğimi kaybettim" diyerek dönmesi reklam olarak algılanıyor ve insanlar da rahat rahat bunu telaffuz ediyordu... Sonunda Seren gerçekten hamile olduğunu kanıtlamak için tatilde çekilmiş fotoğraflarını göstermek zorunda kaldı. Ne kadar tuhaf değil mi? Toplumdaki algılama aynen böyle: Eğer ünlüyseniz reklam uğruna her şeyi yapabilirsiniz! Bir insanın yüreğinde büyük bir acı yaşarken böyle sorularla boğuşması ve kendini ifade etmeye çalışması gerçekten üzücü... Ama bu 'inandırıcı olamama' konusunda da herkesin düşünmesi gerekiyor. Bugüne kadar magazin dünyası öyle büyük yalanlarla beslendi ki, insanlar hiçbir şeye inanmaz oldu. Olmayan hayatlar, olmayan öyküler dinledik yıllardır. Sonra gerçekler ortaya çıksa da, kimse yalancılığından utanmadı, aksine işi pişkinliğe vurdu. Hatırlar mısınız bilmem... Ebru Gündeş, babasının mezarının başına gitmişti yıllar önce... Adam hâlâ yaşıyor! Seda Sayan, Gökhan Şükür ile evlenmediğini söylüyordu ama birdenbire "Boşandık" diye bir açıklama yaptı. Pınar Altuğ, her seferinde "Sadece arkadaşım" dediği erkeklerle aşk yaşadı. Sevgililerine lüks arabalar hediye ettiklerini söyleyen playboyların yalanı, araba lastiği gibi patladı. Aysun Kayacı "Babam öldü" dedi, babasının yaşadığı ortaya çıktı. Yılmaz Erdoğan, "Ne evliliği, yok öyle bir şey" dedi, 15 gün sonra evlendi. Gamze Özçelik internetteki görüntülerin kendisine ait olmadığını söyledi, iki hafta geçmeden gerçekler ortaya çıktı. Emrah 10 yıl boyunca çocuğunu reddetti, "Benim oğlum değil" dedi, sonunda DNA testiyle Tayfun'un Emrah'ın çocuğu olduğu ortaya çıktı. Örnekler uzayıp gider. Sonunda ne oldu? İşte böyle komik bir noktaya geldik, Seren Serengil'in açıklamalarıyla yetinmeyip "Hamile miydi, değil miydi. Bunu reklam için mi yaptı?" diye konuşmaya başladık. İnanmaz olduk. Güvenmez olduk. Paranoyak olduk... Hepimize geçmiş olsun...