Candan Erçetin, şöhretin o çok bildik çarkın içine girmeden de elde edilebileceğini, bunun yorulmadan yaşanabileceğini, taşınabileceğini gösteren ender insanlardan biridir. Sadece şarkı söylerken önümüzdedir, onun dışında kimse ne yaptığını, nasıl yaşadığını bilmez. Önceki gün Ayşe Arman'a verdiği bir röportaj yayınlandı. "Sizin aşk hayatınız hakkında hiçbir fikrimiz yok" sorusuna bakın nasıl yanıt vermiş: "Pardon, olması mı gerekiyor? Aşk dediğiniz şey iki kişi arasında yaşanır. Bana mikrofon uzatıldığında, yaşadıklarımızı anlatmam karşımdaki insanın haklarını hiçe saymak olmaz mı? Bu bana yapılsa, ona olan aşkım orada biter." Erçetin, kitlelere mal olmuş bir Candan Erçetin imajına da karşı çıkıyor ve "Ben sadece kendime aitim. Ben öyle halka mal olmuş sanatçılardan değilim. Kimsenin malı olmaktan yana da değilim" diyor. Her insanın sınırlarını kendisinin belirlediğine inanırım. Bugün çok göz önünde yaşanan hayatlara kimse zorla tecavüz etmiyor bilesiniz. Aksine, kapılar ardına kadar açılıyor, 'buyrun' deniliyor. Hatta yetmiyor, özel yaşamlar bilerek, isteyerek halkın önüne sunuluyor. Neden? Var olmak için... Sadece şarkı söylemek, sadece film çevirmek, sadece sunuculuk yapmak yetmiyor. Çünkü dışarısı çok kalabalık... Bir şekilde fark edilmek ya da ilgiyi sürekli üzerinde tutmak gerekiyor. Ama bunu tercih ediyor ve bunu yapıyor olmak da başka bir şey getiriyor önünüze... Kendinizi öyle bir orta yere koyuyorsunuz ki, bütün eller size dokunuyor. Her el bir iz bırakıyor üzerinizde, her el bir acı... Bir hayatı bu denli başkalarıyla yaşıyor olmak sonunda insanı hırçınlaştırıyor, daha da ileri safhalarda hasta ediyor. Gelelim aşka... Candan Erçetin'in söylediği gibi, iki kişi arasında yaşanan aşka... Ve gelelim Hülya Avşar'a. Bakın Ali Güven ile ilişkisi nedeniyle ahkam kesmeyen kalmadı. Oysa Hülya Avşar özgür bir kadın. İstediği insanı seçebilir değil mi? Ama yok, olmaz. Neden? Çünkü o da hayatını ortalıkta yaşamayı tercih edenlerden. Bu nedenle onun yaşamına da sürekli başka eller dokunuyor. İlgisi olan, olmayan bu konuda fikir beyan ediyor. Ve bir ilişki- belki çok güzel bir beraberlik olabilirdihenüz daha başlamadan yaralar alıyor. Avşar kimseyi susturamıyor çünkü. Susturamadığı için kafası soru işaretleriyle doluyor. Ve çıkıp da kimseye "Size ne, bu benim hayatım" diyemiyor. Ve Ali Güven; başka hayatların ahlak bekçileri tarafından telefonuna gönderilen çirkin tehdit mesajları nedeniyle kendi hayatını yaşayamıyor. Ne acı değil mi? Ve ne büyük bir bedel...