Vefatının ardından "Ferdi Tayfur sonrası kıyamet" diye yazmıştım. Çünkü cenazede hemen yanı başımda kuzenlerin birbirlerine karşı ortaya koydukları tavır ve halkın bazı akrabalara karşı verdiği haklı tepki beni böyle düşünmeye sevk etmişti. Nitekim ilerleyen günlerde çarşı iyice karıştı.
Durum böyleyken mirasın paylaşılması için Ferdi Tayfur'un bıraktığı vasiyetin açıklanması da anlaşılmaz bir şekilde ertelenip duruyor. Tayfur'un avukatını hemen her gün sabah programlarına katılıp, ahkam keserken, karşı tarafa laf yetiştirirken izliyorum. Eğer amacı tanıtım ise bunu yeterince yaptığını düşünüyorum. Ancak vasiyetin açıklanmasının geciktirildiği her gün, mirasçılar arasındaki ipler geriliyor. Muhatap kişiler arasında ileride sarılması çok zor yaralar açılıyor. Hepsinden önemlisi, tartışmalar Ferdi Tayfur'un anısına saygısızlık düzeyine erişiyor. Bundan ünlü sanatçının hayranları da büyük üzüntü duyuyor.
Vasiyet bir an önce açıklansın, herkes eteğindeki taşları döksün, olay kapansın ve Ferdi Tayfur artık huzur içinde uyusun...
Mühendislerimizi iyi koruyalım
Yıllar önce birbiri ardına esrarengiz şekilde ölen genç ASELSAN mühendisleri için bu köşede çok yazı yazdım. Çünkü F16'ları ABD kontrolünden kurtaracak bağımsız elektronik silah ve dost/düşman tanıma sisteminin yazılımını hazırlıyorlardı. Sonradan bu müthiş proje hayata geçirilip şu anda sahip olduğumuz milli savunma sistemi ürünlerinde de kullanıldı. Belli ki kim olduklarını herkesin tahmin ettiği kirli istihbarat servisleri iş başındaydı.
Önceki gün gazetelerin iç sayfalarına sıkışan bir haberi okuduğumda yine "Eyvah" dedim. Savunma sanayimizin gözbebeklerinden Roketsan'da yazılım mühendisi olarak görev yapan Yusuf Serdar Yücel, Ankara'daki evinde ölü bulunmuştu.
Ankara'daki TUSAŞ saldırısından sonra da bu konuya dikkat çekmiştim. Stratejik kuruluşlarda görev yapanları çok iyi korumamız lazım. Gerekirse onları özel güvenlikli lojmanlarda ikamet ettirelim.
Belli ki şer odakları gözünü savunma sanayimize dikti. Aman diyeyim...
Eski eşini yalan makinesine bağlatacak
Türkiye'de bir ilk yaşanıyor. Ege bölgesinin tanınan iş insanı Murat Ceylan, eski eşi Müge Önsipahioğlu'na karşı açtığı yalan beyan, kişiyi hedef gösterme, ailevi mahremiyetini sosyal medyada malzeme etme, yalan beyan ile Murat Ceylan'a ait mülk ve şirketleri satmaya kalkışma ve kimi tesisleri değerinin çok altında satma suçlamalarıyla ilgili eski eşi Müge Önsipahioğlu'nun mahkeme salonunda canlı yayın ile yalan makinesine bağlanmasını talep etti. Aynı dava kapsamında Müge Önsipahioğlu'na ait tüm MSN, Instagram ve Whatsapp mesajlarının da mahkemede delil olarak gösterilmesini istedi.
Bu istek mahkeme tarafından kabul edilir mi bilmem. Ama olumlu bir karar çıkarsa, "emsal" oluşturacağı için yalan makinalarının fazla mesai yapacağından eminim.
Gaf kürsüsü
"Yok böyle bir maç... 4-4 oldu..." (Spiker Cüneyt Şen 2-2 devam eden Galatasaray - Başakşehir maçının dört dörtlük bir mücadeleye sahne olmasından etkilenmiş gibi)
Zap'tiye
28 metreküp doğalgaz 176 lira, 28 metreküp su 1.043 lira... Ekrem İmamoğlu çıkıp "Bizim şehirde gaz, sudan ucuz" dese başı ağrımaz.
Ne demiş?
"Bayıldığım bir diziydi İnci Taneleri. Bu akşam bitime son 10 saniye kala reklam tanıtım kuşağı girdi ve 35 dakika sürdü. 56 yıllık aktörüm, böyle haysiyetsiz bir tutum görmedim. Bir daha seyretmem. Hem vallahi hem de billahi..." (Ünlü oyuncu Ulvi Alacakaptan'ın tepkisi)