Ferdi Tayfur ile Ata Demirer'i 16 yıl önce Medyatik programımda ağırlamıştım. Tayfur "Lambalı Saz" isimli senaryosundan söz edip, kuliste Ata Demirer'e de başrol teklif etmişti. Konu, gurbetçi bir boksörün başından geçenlerdi.
İki yıl sonra Ata Demirer benzer bir hikayeyi anlatan Berlin Kaplanı filmini vizyona sokunca Ferdi Baba senaryosunun çalındığı iddiasıyla dava açtı.
Şimdi filmi 16 yıl geriye saralım:
Tarih: 18 Kasım 2009, Çarşamba... Yer: Kanaltürk binasındaki Medyatik stüdyosu... Konuklar: Ferdi Tayfur, Ata Demirer, Demet Evgar ve Emre Karayel...
Konu, yeni projelere geliyor. Ferdi Tayfur ilk kez Medyatik'te açıklıyor. Aynen şu sözlerle: "Lambalı Saz isimli bir komedi senaryom var. Önce Ata'ya (Demirer'e kuliste projesinden söz etmiş) söyledim. Görür görmez 'Film çekiyor musun?' diye sordum. Kendime yazmıştım başrolü, ben oynayacaktım ama sonra düşündüm, pek inandırıcı gelmedi bana. Biraz aşk var çünkü, aşık olmak bana tuhaf geldi. Kalemimi kendime doğru oynatamadım. Senaryomu Şükrü Avşar okudu, beğendi. Ata'yı görünce de teklifte bulundum."
Çok heyecanlanıyorum. Ferdi Tayfur ve komedi filmi... Son derece verimli bir damar keşfettiğimi düşünüp başlıyorum didiklemeye: "Peki, biraz ipucu verir misiniz bu filmin hikayesi hakkında?"
Tayfur, önce tereddüt ediyor, söylemek istemiyor ama sonra açıklıyor: "Almancı, eski bir boksörü anlatıyor. Almanya'dan kesin dönüş yapıyorlar. Annesi, babası, yatılı okuyan bir kızı var. Üst katlarında oturan hatun bir kiracıları var. Bir bağlama icat ediyor. Gurbetçilerimizde vardır böyle bir heves. Sazının peşine düşüyor. Müthiş bir komedi..."
Bu sırada Ata, "Yolla senaryoyu, bakalım ağabey" diyor.
İki buçuk yıl sonra dava Tayfur'un aleyhine sonuçlanıyor. Bu gelişmelerin yaşandığı günlerde Ferdi Tayfur kısmi felç geçirip, sağlığını yitiriyor. Ardından çocuklarıyla yaşadığı ailevi sorunlar da eklenince zaten hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olan Tayfur adeta hayata küsüyor.
Ferdi Baba kahrından mı öldü, bunu ancak Allah bilir. Ama ben 2009'dan beri kendimi sorumlu hissediyorum.
Keşke Ferdi Tayfur ile Ata Demirer'i o programa davet etmeseydim...
Yaşasın okurlarım!
Bu yoğunlukta siz değerli okurlarımın yeni yıllarını kutlamayı unuttum galiba ama sizler unutmadınız. İşte okurumuz Cengiz Barlas'ın, gönlümdeki ödül rafıma yerleştirdiğim şahane kutlaması:
"Sevgili Yüksel Aytuğ, ben Almanya'dan Cengiz Barlas. 55 yaşındayım, 45 senedir buradayım (ne yazık ki). 2023 senesinin sonlarına doğruydu galiba, sizin bir yazınızı ilk defa okuduğumda. O zamana kadar daimi olarak rahmetliler Engin Ardıç ve Ahmet Kekeç ile Salih Tuna, Fatih Çekirge ve daha başkalarının yazılarını okuyordum. Fakat sizden bir makale okumak hiç nasip olmamıştı (düşünüyorum neden diye). Galiba o günkü yazınızın başlığı beni çekmişti. İşte o yazıyla sizi takip etmeye başladım ve artık vazgeçilmezlerimden oldunuz. Yazı üslûbunuz, seçtiğiniz konular, insanlarla kurduğunuz empati, hele Zap'tiye ve gaflar hâlâ beni etkiliyor.
Efendim, size çok teşekkür ediyorum. 2024 senesinde fikir dünyama zengin katkıda bulunduğunuz için, gönül duygularıma köşenizde tercüman olduğunuz için, mizahi dokunmalarınızla beni ve ailemi güldürdüğünüz için. Allah (C.C) sizden ve ailenizden her daim razı olsun. Bütün sıkıntılardan korusun. Kaleminize güç kuvvet versin. Kalın sağlıcakla. Bu arada şunu da fark ettim: WhatsApp grubumda dostlarımla en çok paylaştığım yazarlar listesinde birinci sıraya oturdunuz.
Fener bu senede olamayacak ama siz şimdiden benim ligimde şampiyonluğu garantilediniz. Selam, sevgi ve saygılarımla..."
Zap'tiye
Benjamin Button'ın hayal mahsulü olmadığını kanıtlayan kadın: Yasemin Yalçın.
Gaf kürsüsü
Hukuk fakültesi 3. sınıfta okuyan kızımız, Milyoner'de sorulan "29 harfli Türk alfabesinin ilk sesli harfi ile ikinci sesli harfi arasında kaç sesli harf bulunur?" sorusuna "Sıfır" yerine "4" cevabını verince 3'üncü soruda elendi.
Ne demiş?
O Ses Türkiye Yılbaşı Özel'den bir diyalog: Hadise: "Eğer beni seçersen Prens'te küçük bir sahnede oynarım." Giray Altınok: "Hiç böyle iş istendiğini de görmedim."