Dikkatli okurumuz Ali Aktulga, Kızıl Goncalar dizisindeki iki hatanın altını çizmiş:
"Aslında dikkat ve beğeni ile izlediğim halde son zamanlarda genelde onunla ilgili kritikleri paylaştığım Kızıl Goncalar dizisinden bahsedeceğim yine. Her konuda derin bilgi sahibi olan Özlem Gürses'in de Dr. Levent ile Cüneyt'in katıldığı programın sunucusu olarak rol aldığı bir sahnedeki alttaki diyaloğa dikkat çekmek istedim.
Ö.G.: Cüneyt Bey, siz modern tıbba inanıyor musunuz?
C.: Siz, yakanızdaki mikrofona inanıyor musunuz?
Ö.G.: Yakamdaki mikrofon olmadan gaipten sesler duyduğumla ilgili bir iddia koymuyorum ortaya, aramızdaki temel fark bu.
Küçük bir detay belki ama başkası yapsa hatasını anında yüzüne vuracak bilgiçlikteki Özlem Gürses'in kulaklık ile mikrofonun hangisinden ses geldiğini, hangisinin sesi ilettiğini biliyor olması gerektiğini düşünüyorum.
Yine Kızıl Goncalar'da -lise yıllarında meraklı kişiliğim sayesinde Sahaflar'dan arayıp bulduğum Osmanlı Türkçesi Alfabesi ile öğrendiğim kadarıyla dikkatimi çeken- bir sahnede o kadar akıllı ve yaşına göre ciddi dini ilim sahibi Zeynep Hanım'ın elindeki eski yazılı kitapçığı ters tutması da setteki ekibin dikkatinden kaçan önemli bir hata bence."
Bir de İzmir'i görseniz
Değerli okurum Bekir Kurt'tan geçen hafta yazdıklarımı destekleyen harika değerlendirmeler geldi:
"Yüksel Bey, gündüz 'Samet Akaydın bomba' dediniz, akşam patladı, hem de ne patlama? Taraftar, Koç ve yönetim istifa diye bağırırken Samet zannedersem Kadıköy'den uzaklaşır ve başka bir takıma gider.
Ayrıca yürüyen merdivenlerden bahsetmişsiniz. Ooo siz bir de İzmir metrodaki yıllardır yürüye(me) yen merdivenleri görseniz. Bu arada biz İzmirlileri düşünerek çalıştırıl(a)mayan merdivenler yüzünden egzersiz yaptırıp zayıflamamıza ve spor yapmamıza sebep olan belediye başkanlarımız Aziz Kocaoğlu, Tunç Soyer ve Cemil Tugay'a teşekkürü bir borç biliriz. Ayrıca 2028'deki seçimlerde biz İzmirlileri daha da şok edecek bir belediye başkan adayını CHP'den umutla ve merakla bekliyoruz. Saygı ve sevgilerimle..."
Alişan'ın hakkını yemişiz
Geçen hafta bizim Gaf Kürsüsü'nde okurumuz Muharrem Akduman'ın TRT 1'deki Alişan'ın programıyla ilgili eleştirisine yer vermiştim. Okurumuz, 6 şehit verdiğimiz helikopter kazasının olduğu gün programın neşeli içeriğinden rahatsızlığını dile getirmişti. Alişan ile konuştum. O gün sadece Prof. Canan Karatay ile sağlık konuşulduğunu, Karatay'ın memleketi olması nedeniyle sadece iki Elazığ türküsüne yer verdiklerini, program sonunda da şehitlerin ailelerine ve Türk milletine taziye dileklerini ilettiğini söyledi. Zaten benim tanıdığım Alişan'a da bu yakışırdı.
Sanırım okurumuz, olayın üzüntüsüyle aşırı bir tepki göstermişti.
HAFTANIN ŞİİRİ
REKLAM ARASI
Aşkta kalmadı ne kimya ne filoloji
Mısraların yerinde bir kalpli emoji
Nerede yâre "siz" diyen o asil diller
Sevgilerin boyu, kısa mesajlar kadar
"Seviyorum" zul oldu, "svyrm" yeter
Aşklar olduğu kadar, olmadı kader
Peki ya nerede o ucu yanık mektuplar?
Reklama mı çıktı ömürlük sevdalar?
Yüksel Aytuğ - 2024
Gaf kürsüsü
Bir Tansu Sarı sobe'si daha: Güvenç Kurtar: "Kepez Belediyespor liderdi." Ezgi Toper: 2'nci Lig Beyaz Grup'ta 14'üncü sırada hocam. (A Spor'daki Spor Ajansı programında Güvenç Kurtar, Serik'i Kepez yapıyor)
Zap'tiye
Peki ortaya çıkan bu cezaevi vahşetinden sonra kimse Esad'ı uluslararası mahkemede yargılamayacak mı?
Ne demiş?
"DNA delillerini bile reddediyorlar. Narin giderken katilini avucunda saklamış, hâlâ inkâr ediyorlar." (Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın Neler Oluyor Hayatta programındaki sözleri)