Müge Anlı ile Tatlı Sert yine mucizevi bir buluşmaya imza attı. İstanbul Kocasinan'da yaşadığı evinden kaybolan Fırat'ı bulmak için üvey annesi Müge Anlı'ya başvurdu. Anlı ise izleyicilerinin ihbar telefonlarıyla dakikalar içinde buldu.
2 Aralık'ta kaybolan 10 yaşındaki Fırat Koçyiğit, Müge Anlı ve izleyicilerinin yardımlarıyla 1 saat gibi kısa bir sürede bulundu. Müge Anlı, küçük çocuğun izini takip etmek için tüm ekibini seferber ederken, canlı yayında izleyenler de an be an gelişmeleri heyecanla takip etti.
Fırat Koçyiğit'in kaybolmasının ardından, üvey annesi hemen Müge Anlı'ya başvurdu. Küçük çocuğun babası cezaevinde ve öz annesi ise Fırat henüz bebekken onu terk etmişti. Müge Anlı, çocuğun kaybolmasının ardından büyük bir endişe duydu çünkü Fırat'ın sokakta tanımadığı insanlarla kolayca konuşan bir çocuk olduğu öğrenildi. Bu durum, kaybolan çocuğun daha tehlikeli bir duruma düşme ihtimalini artırıyordu. Programda ise büyük bir dayanışma örneği sergilendi. Müge Anlı ve ekibi kaybolan Fırat'ı bulabilmek için seferber olurken, izleyiciler de adeta sokağa döküldü. Fırat'ın bulunabilmesi için telefonla ihbar yapan pek çok vatandaş, programa ve ekiplerine büyük destek verdi.
Fırat'ın kaybolduğu Bahçelievler civarından gelen ihbarlardan, simitçi Tolga Bey yayına bağlandı. Müge Anlı'ya "Kendisine Yenibosna'da 40 dakika önce simit verip adını, ailesinin nerede olduğunu sordum. Adının Fırat olduğunu söyledi" dedi. Müge Anlı ekibi verilen adrese ilerlerken dikkatli izleyicilerden birisi telefonla bağlanarak apartmanın girişinde Fırat Koçyiğit'i bulduğunu ve yanına aldığını söyleyince büyük bir sevinç yaşandı.
Benim aklımdan ise "Keşke Narin ve Şirin'in kaybolduğu ilk dakikalarda Müge ve ekibine haber verilebilseydi" diye geçti.
Suistimal ustasıyız
En büyük korkum, hayır işlerinin tamamen ortadan kalkması. Yardımlaşmanın dünya üzerinden silinmesi. Hayırseverlerin dünyaya küsüp başkaları için parmaklarını bile kımıldatmayacak kadar büyük bir umutsuzluğa kapılması. Özetle, insanın insana güveninin bir daha yerine konulamayacak şekilde tahrip olması.
Baksanıza, suistimal etmediğimiz konu kalmadı. Deprem yardımı olarak gönderilen malzemelerin bazı fırsatçılar tarafından parayla satıldığı ortaya çıktı. SMA'lı çocukların görüntüleri kullanılarak sahte yardım kampanyaları düzenlendi. Günlük 8 bin lira fazladan kazanmak için hastanelerde çete kurup, bebekleri öldürdüler yahu, ötesi var mı?
Son olarak Buket Özgünlü adlı ve "Köpek Velisi" namlı sözde hayvan severin yardım adı altında topladığı paralarla kendine lüks evler, otomobiller aldığı, güzelleşmek için defalarca estetik ameliyat olduğu MASAK raporlarında yer aldı.
Yanarım, yanarım bu rezillerin yüzünden yardım alma şansını yitiren muhtaçların, mazlumların haline yanarım...
Yeni bir "aykırı doktorumuz" oldu
Canan Karatay hocamız bu yeni akımın öncüsüydü. Özellikle beslenme konusunda doğru bildiğimiz tüm yanlışları tek tek gözler önüne sererken pek çok meslektaşını ve tıp kuruluşunu da karşısına almış hatta hakkında davalar açılmıştı. Ancak Karatay'ın teorileri daha sonra dünyanın pek çok saygın tıp kurumu tarafından kabul gördü.
Yeni "aykırı doktorumuz" Ahmet Çiçek ile çarşamba sabahı Kanal D'deki Neler Oluyor Hayatta programında tanıştım. Müthiş savlar ileri sürüyordu. "Depresyonu yaratan depresyon ilaçlarıdır" diyordu mesela. Laktozsuz sütün aldatmaca olduğunu, anne sütü dışında hiçbir sütün içilmemesi gerektiğini savunuyordu. Psikolog ve psikiyatrların bugüne kadar hiçbir psikolojik hastalığı ortadan kaldıramadıklarına vurgu yapıyordu.
Bence çarşı çok karışacak. Seyreyleyin şimdi cümbüşü...
Gaf'let kürsüsü
Yayına konuk (!) olarak aldığı pedofili zanlısıyla iğrenç bir programın altına imza atan sosyal medya fenomeni Gaga Bulut (Bulut Altuğ) tutuklandı.
Zap'tiye
Suriye'nin altını tünellerle köstebek yuvasına çeviren PKK'lılar "iş tecrübeleri" nedeniyle CHP'li belediyeler tarafından istihdam edilip metro ve kanalizasyon inşaatlarında görevlendirilirler mi acaba?
Ne demiş?
Demet Akalın'ın kiracı isyanı: "Bugün bir yere gidiyorsun, dört kişi 3-4 bin lira hesap ödüyorsun. Ama benim evimde 5 bin liraya oturuyorlar..."