Vallahi çok merak ediyorum. Cannes Film Festivali'ndeki o çok meşhur kırmızı halıda yürümek için ne gerekiyor? Sadece ünlü ve güzel/ yakışıklı olmak yetiyor mu? Türkiye'den o galaya davet edilenler hangi kritere göre seçiliyor? Organizasyon komitesi bunun için bir seçki mi yapıyor yoksa davet edilebilmek için "bazı şartları" yerine getirmek mi gerekiyor? Modacılar, takı firmaları ve tasarımcılar bu işin neresinde? Bir lokanta sahibi, -eğer organizasyona catering hizmeti vermiyorsanasıl oluyor da kırmızı halıda yürüyebiliyor? Diyelim ki seneye ben de o halıyı adımlamak istiyorum, bunun için hangi "fedakarlıklarda" bulunmam gerekiyor? Kafamda deli sorular...
Yanlış anlaşılmasın, amacım orada salınmak değil. Zaten istesem Türkiye'nin en büyük gazetesinin yazarı titriyle istediğim her galayı bir basın mensubu olarak takip edebilirim. Ben prosedürü, kriterleri, ilkeleri, standartları ve işleyişi merak ediyorum. Hepsi bu...
Bilen varsa beni aydınlatabilir mi acaba?
Fatih hocadan taktik aldım
Fatih Terim'in sosyal medyada paylaştığı son fotoğrafı görünce ağzım bir karış açık kaldı. Hocamız iğne ipliğe dönmüş, son derece fit bir görünüme sahip olmuştu.
Hem gazetecilik merakı hem de kendime yeni bir zayıflama reçetesi bulma umuduyla Terim'e bu işin sırrını sordum. "Hiç özel bir diyet uygulamadım. Öğün sayısını sabah ve akşam olmak üzere ikiye indirdim. Gece hiçbir şey yiyip içmiyorum. Böylece uykum da düzene girdi ve kısa sürede 7 kilo verdim. Sana da tavsiye ederim. Faydasını mutlaka göreceksin."
Taktiğim, Türkiye'nin en iyi teknik direktöründen. Başarı artık benim için kaçınılmaz...
Polisten deterjan anketi uyarısı
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden vatandaşlar için önemli bir uyarı geldi. "Aman dikkat" diyerek ayrıntısına giriyorum:
Efendim, sözde deterjan anketi için kapınızı çalıyorlarmış. Ankete katılmanız halinde 3 kiloluk deneme amaçlı bedava deterjan vereceklerini söylüyor, "Yeni ürünümüzde kullanacağımız parfümü belirlemek için size iki esans koklatacağız" diyorlarmış.
İkinci koklattıkları ise bayıltıcı bir kimyasal oluyormuş. Ondan sonrası -Allah korusun- hırsızlık, tecavüz hatta organlarınızın çalınmasına kadar varıyormuş.
Aman diyeyim!..
Yeni kelimeler lazım
Gazze'de bir yıldır yaşananlar kelime dağarcığımızı tüketti. Bazı kelimelerin de artık hükmü kalmadı.
Örneğin "Vahşet" tanımlaması orada olan bitenler için öyle kifayetsiz kalıyor ki... Sadece "Katliam" demek de yapılanı tam olarak karşılamıyor. Peki ya "Soykırım"a ne demeli? O kadar çok telaffuz ettik ki artık etkisini tamamen yitirip sıradanlaştı. "Savaş suçu" ise neredeyse pardon deyip geçilecek bir kabahate dönüştü.
Mevlana'nın dediği gibi artık yeni şeyler söylemek lazım. Lazım da, hangimizde Mevlana sabrı kaldı ki?
Gaf kürsüsü
Değerli dostum Muharrem Akduman iletiyor: Ben Bilirim yarışmasındaki soru: "Nefesli bir müzik aleti?" Yüksekokul mezununun verdiği cevap: "Keman???" La havle...
Zap'tiye
Kongre süreci gösterdi ki, Fenerbahçe'nin herhangi bir rakibe ihtiyacı yok. Kulüp, istediği zaman kendi kendini zor duruma düşürebilme yeteneğine sahip!
Ne demiş?
"Önce güzelleşti sonra çirkinleşti." (Show Haber'de güzellik salonundan hizmet alıp sonra da para ödememek için olay çıkartan kadın haberinin başlığı)