Salı günü asrın felaketinin yıldönümünü siyasi menfaate yontmak yine muhalif yayıncılara düştü. Adeta acı çeken insanların haline sevinir gibiydiler. Üstelik yeniden CHP tarafından aday gösterilen Hatay'ın Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve CHP Lideri Özgür Özel halkın içinde yuhalanırken...
Deprem bölgesindekiler son seçimlerde oylarını onlara kol kanat geren hükümetin lehinde kullanmışlardı ya, o yüzden hınçları, öfkeleri dinmemişti bir türlü... Yas tutmak yerine vurdular abalıya...
İçimizdekiler böylesine ucuz bir siyasete soyunurken, tasmayı ellerinde tutan dışarıdakiler de boş durmadı tabii. İngiliz haber kanalı BBC News, afetin yıldönümünde bir haber dosyası hazırlamıştı. Hep yıkımı, acıyı gösterdiler. Bölgedeki herkesin hâlâ çadırlarda yaşadığı yalanını uydurdular. Evde piknik tüpüyle ısınan ailenin fotoğrafını yayınladılar. Depremde sağ kolunu ve bacağını kaybeden Muhammet adlı 5 yaşındaki çocuğumuzun evinde sürünür gibi emeklediği görüntüler üzerinden hükümeti aşağılamaya kalkıp rehabilitasyonun çok yavaş ilerlediğini öne sürdüler.
Eh, bir yıl içinde 50 bin yeni konutun yapılıp teslim edildiğini, köylü vatandaşın ankastre mutfaklı evlere kavuştuğunu, devlet ve milletin el ele vererek asrın felaketini asrın dirilişine dönüştürdüğünü söyleyecek değillerdi ya...
Taksici işkencesi
Bu kez başlık taksiciler için değil. Tam tersi, taksicilere hayatı zehir eden insan müsveddeleri için.
Daha İzmir'de sırtından üç kurşunla vurulan şoför dehşetini atlatamamışken, Aydın'da sarhoş bir kadın, sabır abidesi taksiciye "Seni de sırtından vursunlar" diyecek kadar insanlıktan uzaklaştı. Ardından, 251 liralık taksimetre ücretini ödemeyip kaçmaya çalışan genç kadın, üniversite öğrencisi şoföre ağıza alınmayacak küfürler savurup, darp etti. Genç, olayı kayda almasa belki de kadın onu tacizle suçlayacaktı.
Bitmedi... Bağcılar'da ters yöne giren sürücü, kendi yolunda giden taksiciyle tartıştıktan sonra tabancasını şoförün kafasına dayadı. Korkan müşteri ise araç hareket halindeyken kapıyı açıp kendini yola attı. Son olay yine İstanbul'da yaşandı. Bir yaya, taksisiyle ayağının üzerinden geçtiğini iddia ettiği şoföre 4 yaşındaki çocuğunun yanında "Sizi gebertiyorlar ya, iyi yapıyorlar" deme densizliğinde bulundu.
İyi ki taksilere kapalı devre kameralar takıldı. İyi ki taksiciler her olayda cep telefonlarına davranıyorlar. Aksi halde taksici esnafı gördüğü zulme kimseyi inandıramazdı.
Tarihin neresindeyiz?
Son zamanlardaki tiryakiliğim Tarih TV'de Ajans Tarih diye bir haber bölümü var. Tarih ve kültür alanında gerçekleştirilen son çalışmalardan izleyicileri haberdar eden çok yararlı bir köşe.
Ajans Tarih geçen hafta Tokat'taki Zile Kalesi içinde başlatılan arkeoloji çalışmalarını haberleştirdi. Meğer kalenin içindeki toprakların altında 3 bin yıllık bir amfi tiyatro yatıyormuş. Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve İl Özel İdaresi işbirliğiyle ortaya herkesi büyüleyen eşsiz bir tarihi eser çıkarılmış.
Ne mutlu bize ki ülkemizin istisnasız her yerinden tarih ve kültür fışkırıyor. Peki biz bu geleneği devam ettirebiliyor muyuz? Hiç sanmam. Şöyle bir araştırdım, Tokat'ta faaliyet gösteren bir tiyatro var mı diye. Maalesef rastlayamadım. Sadece turne sırasında kente yolu düşen grupların ayda yılda bir oyunlarını sergiledikleri bir kültür merkezi mevcuttu.
3 bin yıl öncesinden 3 bin yıl ileride miyiz yoksa geride mi, karar veremedim.
Gaf kürsüsü
Star Ana Haber'deki alt yazıyı yazan arkadaşın matematik dersleri belli ki boş geçiyordu: "Nüfusun yüzde 50,1'i erkek, yüzde 49,49'u kadın."
Zap'tiye
En dayanıklı kazanlar Ortadoğu'da yapılıyor. İsrail'in kurulduğu 1947 yılından bu yana Ortadoğu kazanı sürekli kaynıyor ama bir türlü dibi delinmiyor.
Ne demiş?
"Ben 100 liraya bir tane erik alsam bütün gün emerim onu akide şekeri gibi." (Hakan Ural'ın Neler Oluyor Hayatta programındaki sözleri)