Pazar günleri bu sütunlarda daha yumuşak, neşeli ve umut veren yorumlar yaptığımı bilirsiniz. Ama bu sefer elimden başkası gelmedi. Yanı başımızda çocukların, kadınların, yaşlıların başına bombalar yağarken oturup da laylaylom yapamazdım.
Eminim Gazzeli annenin feryadını siz de ekranlarınızda duymuşsunuzdur: "Üç evladım dizimin dibindeydi... Evimize bomba düştü. Evlatlarım kucağımdaydı. Enkazın içinde seslerini bir daha duyamadım. Evimizde günlerdir yemek yoktu. Çocuklarımı doyuramadım. Benim çocuklarım aç öldü... Nerede bu dünya?.."
Şu dramın katmerlisine bakar mısınız? Bir anne, çocuklarını yitirmekten çok, onların aç biilaç ölmesine isyan ediyordu. Meğer ölümden öte köy de varmış...
O annenin İsrail zulmü altında inim inim inlediği saatlerde bir Türk anne de hayatının en mutlu ve en umutsuz anlarını birkaç saat arayla yaşıyordu. Anne adayı Özlem Serbest'in son muayenesinde beyninde büyük bir ur tespit edildi. Doktorlar, 8 aylık bebeğin hemen alınmasına ve annenin de acilen beyin ameliyatına girmesine karar verdi. Bebek sağlıkla dünyaya geldi. Annenin son arzusu ona dokunabilmek oldu. Elini kuvözdeki bebeğine uzatıp o minicik parmaklara dokundu. Sanki başına geleceği biliyormuş gibi... Özlem Anne kısa süre sonra hayata veda etti. Geriye de o son dokunuşun fotoğrafı kaldı.
Çocukları aç öldüğü için ağıt yakan bir anne... Hayattaki en büyük hayaline ömrünün son saniyesinde kavuşan bir başka anne...
Söyler misiniz şimdi, hangisi hayatta, hangisi değil?..
Yok mu başka vicdan sahibi?
Kapılarını sıkı sıkıya kapattığınız kocaman bir açık hava hapishanesindeki masum mahkumlara ekmek, su, ilaç, elektrik, yakıt da vermeyi kestiniz. Üstelik başlarına dakika başı bomba, füze atıyorsunuz. Yetmezse fosfor bombasıyla ciğerlerini yakıyorsunuz. Havada, karada, denizde... Her yerde ölümün bin türlüsü kol geziyor. Çocuklar için annelerinin koynundan başka siper, korugan, sığınak yok. Koca bir şehir, dünyanın gözleri önünde, içindekilerle birlikte yok ediliyor. Ve... Bu duruma Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun sadık yol arkadaşı MHP Lideri Devlet Bahçeli'den başka ses çıkaran, isyan eden, tepki koyan yok...
Koca dünya sus pus olmuş... Türkiye'ye her fırsatta demokrasi dersi vermeye kalkan Avrupa, Gazze kasaplarının eylemlerine ortaklık ediyor. ABD, barış girişimi yerine bölgeye uçak gemisi yolluyor. Peki ya Katar dışında Arap Birliği'ne ne demeli? Mıy, mıy, mıy... "Birlik" sadece isimlerinde...
Dedim ya, dünyada sanki Erdoğan ve Bahçeli'den başka vicdan ve izan sahibi lider kalmamış...
Yazık ki ne yazık...
Bir kameramandan fazlası
Geçenlerde A Haber'in Gazze'den yaptığı örnek yayını ve yürekli muhabir Emine Kavasoğlu'nu anlatırken yanındaki müthiş kameraman Niyazi Kurt'u özellikle yazmadım. Çünkü onu haberin içinde "... ve kameraman Niyazi Kurt" diye anmaya gönlüm razı olmadı. Zira başlı başına bir haber ve yorum konusuydu.
Onu Gazze'de görüntü alırken sanki Süpermen filmi izliyormuş gibi hayranlıkla seyrettim. 40 kiloluk kamera, yedek aküler ve tripotu taşıdığı yetmiyormuş gibi bunlara bir de kurşun geçirmez yelek ve miğfer de eklenmişti. Aşkelon'a Hamas tarafından düzenlenen füze saldırısı sırasında bir eliyle aracı kullanıyor, diğeriyle canlı yayında kamerasıyla görüntüleri aktarmaya çalışıyordu.
Peki Niyazi'nin taşıdığı yük sadece fiziki ağırlıklar mıydı? Tabii ki hayır. Onun görüp kaydettiği ama yayınlanamayacak nitelikte olduğu için sizlerin izleyemediği vahşet ve dram da onun omuzlarındaydı. Kartuştaki görüntüler silinebilir. Ama bir kameramanın belleğine kazınanlar asla...
Niyazi'nin şahsında cephedeki tüm kameraman kardeşlerimin Allah yardımcısı olsun. Taşıdıkları yüke can dayanmaz.
Gaf'let kürsüsü
İsrail Savunma Bakanlığı'nın açıklaması: "Bugüne kadar Gazze'de 3 bin hedef vuruldu. Bunlardan 300'ü Hamas noktası." Peki geriye kalan 2 bin 700 hedef? Ev, okul, hastane, cami...
Zap'tiye
Sosyal medya icat olmadan önce birinin aptal, cahil, enayi ya da sapık olduğunu sadece yakın çevresi biliyordu...
Ne demiş?
"Sahadaki omuz omuza mücadelelerde birbirinizi çimdiriyor musunuz?" (Milyoner'de Kenan İmirzalıoğlu'nun kadın futbol takımında oynayan yarışmacıya sorusu)