Ne oluyor bize Allah aşkına? Dini bayramları böldük, Şeker Bayramı- Ramazan Bayramı diye... 15 Temmuz Demokrasi Bayramı'nı kutlamaktan imtina eden, kutlayandan nefret edenimiz var. Deprem bölgesine yaptığı yardımı, sandıktan istediği sonuç çıkmayınca haram edeni bile gördük ne yazık ki... Felaketleri bile siyaseten bölmek nasıl bir hasta ruhun ürünüyse?..
Kadın Milli Voleybol Takımımız, ABD ve Çin gibi dünya devlerine diz çöktürüp Milletler Kupası'na uzanırken Cumhuriyet'in 100. yılında bize tarifsiz bir onur ve mutluluk yaşattı. Gelgelelim bu sevinci bile siyasete tahvil edenler çıktı. Sevinci tam ortasından bölüp, nalıncı keseri gibi kendilerine yonttular. Sosyal medyalarına "Laik kızlarım dünya şampiyonu oldu. Oooh, çatlasınlar, patlasınlar" diye yazan bile oldu. Ötekileştirme, bölüp, parçalama konusunda artık yüksek ihtisas sahibi olan bu güruh, hepimizin kızı, bacısı olan Filenin Sultanları'nın etrafına siyasi bir duvar örmeye çalıştı.
Şunu iyice kafanıza sokun ki; bu ülkede Sabiha Gökçen neyse, kadın ATAK helikopteri pilotu Özge Karabulut da odur. Halide Edip Adıvar neyse, SİHA'lara bilgisayar programı yazan Canan Bayraktar da odur. Şortuyla Çinlinin kafasına smacı vuran Eda Erdem neyse, İstiklal Savaşı'nda bebeğinin sırtından aldığı battaniyeyi kağnısındaki top mermisine saran çarşaflı Emine Bacı da odur.
Rahat bırakın kadınlarımızı... Çirkin siyasetinize alet etmeyin. Sadece destek olun, önlerini açın ve gölge etmeyin yeter.
Ne mutlu "Türk kadınıyım" diyene...
Ne mutlu "O smacı vuran benim eşim. O helikopteri kullanan benim kız kardeşim. O programı yazan benim annem" diyebilen biz Türk erkeklerine...
Nilüfer'in ilk halleri
Çocukluğumun Marmara Adası'nda geçtiğini bu köşenin sadık okurları ve Hayatım Roman kitabımı okuyanlar biliyor. Nilüfer'in hiçbir yerde yayınlanmayan bu fotoğrafına da Marmara Adası Aşıkları adlı paylaşım grubunda rastladım.
Nilüfer'in o yaşlarını çok iyi hatırlarım. Ailece çalıştırdığımız otelde annesi Cevza Hanım ile birlikte konaklardı. Akşam restoranda el etek çekildikten sonra Serdar ağabeyim pikaba Shirley Bassey'in plağını koyar, sesini kısardı. Nilüfer eline mikrofonu alıp, o şarkıyı Shirley'den daha güzel okur, adanın muazzam mehtabı eşliğinde müşterilere unutulmaz geceler yaşatırdı.
Nilüfer aynı zamanda müthiş bir gönül çelendi. Adanın gençleri onun için eriyip, biterdi. Bu fotoğrafı Marmara Adası Aşıkları'nda paylaşan kişi de onun platonik aşıklarından biriymiş. Sırf onu görebilmek için Kısmet Köprüsü'nde sabahtan akşama yolunu gözlermiş.
Nilüfer'in büyük aşıklarından biri de teyzemin oğlu Yavuz ağabeyimdi. 70'li yıllarda adada Nilüfer'le uzun süre arkadaşlık etmişlerdi. Özetle, Nilüfer ile akraba olmam, direkten dönmüştü...
Şeref kürsüsü
İsveç'te polisten izin aldığı halde İncil ve Tevrat yakma eyleminden vazgeçen Ahmad A. adlı sığınmacı "Amacım bunun doğru olmadığını gözler önüne sermekti" dedi. İşte gerçek Müslüman'a yakışan asil duruş.
Zap'tiye
Safiye abla zayıfladıktan sonra kankası Seda bacının eskilerini giyiyor olmasın sakın?
Ne demiş?
"Bu yarışmada genç kızlara haksızlık ediliyor. Çünkü sizin yakışıklılığınız ve karizmanız karşısında bildiklerini de unuturlar. Buraya sunucu olarak kel, fodul birini koysunlar." (Milyoner yarışmacısı Leyla hanımın Kenan İmirzalıoğlu'na iltifatı)