Yok yok, bildiğiniz bir konudan söz etmeyeceğim. İklimlerin değiştiğini, Türkiye'nin çölleştiğini, su kaynaklarının tükendiğini duymaktan sıkıldığınızı biliyorum. Benim söz edeceğim daha büyük bir kuraklık tehlikesi: Duygusal olarak çölleşiyoruz!..
Acayip bir şekilde bencilleştik. Dünyanın merkezine kendi egomuzu koyduk. Sadece ve sadece kendimiz için yaşar olduk.
Anlamadan, dinlemeden linç eden barbarlara dönüştük. Sosyal medyayı, günahsızların gömüldüğü kocaman bir mezarlığa dönüştürdük. İçimize sıra sıra darağaçları kurduk.
Şarkılarda melodinin yerini ritm aldı. Yeni şarkıların hemen hepsi duvara çekiçle çivi çakar gibi. Konuları da hep atar giderli. "Şu anda kulüpte pistin ortasında, arasan da seni duymuyorum...." "Seni atacağım poşete yazık..."
Nerede o sevgiliye 'Siz' diye hitap eden şarkılar? "Bir bahar akşamı rastladım size. Sevinçli bir telaş içindeydiniz. Derinden bakınca gözlerinize. Neden başınızı öne eğdiniz?..." Aslında kuruyan Selahattin 'Pınar' olmasın sakın?
Azıcık beynini ve kalbini çalıştırarak sevgiliye güzel bir aşk dizesi yazmak yerine kısa mesajdan SNSVYRM yazıp yanına da kırmızı kalp iliştiren kestirmeci ve kolaycı nesilden fazla şey mi bekliyorum acaba? Yoksa şiir yazıyorum diye bazen "utanıyor" olmam, bu yeni çağın iklim değişikliğinden mi?
Öncelikle ruhumuzun çölleşmesini engellemek zorundayız. İlk olarak içimizi sulamalıyız. Sanatla, kültürle, iyilikle, güzellikle, dostlukla... İyi insanları çevremizde toplayıp, içinde türlü sevabın toplanacağı barajlar inşa etmeliyiz. Önce biz yeşillenelim. filizlenelim, tomurcuk açalım ki, dünya da kurtulsun...
Boğadan matadora ders
Fotoğraf değil sanki ünlü İspanyol ressam Goya'nın bir tablosu... Yaşı ilerlemiş matadorun nefesi, güreşin sonunu getirmeye yetmemiş. Arenanın kenarına çöküp kalmış... Az önce sırtına mızraklar sapladığı boğa istese onu oracıkta öldürebilir. Ama asil ve merhametli hayvan öyle yapmıyor. Matadorun gözlerinin içine bakıp acı acı bağırıyor. Adeta "Neden bana bunu yaptın? Neden canımı yaktın ve beni öldürmek istedin? Sana ne zararım dokundu ki?" diye soruyor. O sahnenin ardından ünlü matador Toreno Alvaro Moreno o anı şu sözlerle anlatıyor: "Benim ona yaptığım gibi, bana savunmasızken zarar vermeyi tercih etmedi. O an yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim... Kendimi o gün dünyanın en vahşi mahluku gibi hissettim."
Bu olaydan sonra Munera matadorluğu bıraktı ve boğa güreşi gösterilerinin sona erdirilmesi için kampanyalar yürüten en etkili aktivistlerden biri oldu.
KISSADAN HİSSE: Bundan böyle birisine "Allah'ın öküzü" diyerek hakaret etmeden önce iki kere daha düşünün.
Yalnızlık Senfonisi
Herkes Ukrayna lideri Zelenski'nin NATO zirvesindeki yalnızlığını konuşuyor. Gerçek dünyaya hoş geldin Volodimir kardeş. ABD ve şürekasının huyudur maalesef. Seni kendi menfaati için başkasıyla savaştırır. Eline silahların en kahpesi olan misket bombasını tutuşturup "Haydi at" der. Maşa bulmuşken elini hiç kirletmez. "Bari ben de bu kulübe üye olayım" filan dersin, "Sonra bakarız kardeş" derler.
Elbette sana tavsiye verecek konumda değilim sevgili Volodimir ama görünen köy de kılavuz istemez. Batıya güven olmadığını artık anladığını düşünüyorum. İşleri bitince seni ayıyla aynı yatakta bırakıverirler.
İyisi mi daha da geç olmadan Rusya ile masaya otur ve onurlu bir anlaşmaya imza at. Hatırlasana, ne demişti ABD'nin dışişleri eski bakanlarından Henry Kissinger?
"Amerika'nın düşmanı olmak tehlikelidir. Ama dostu olmak ölümcüldür."
Gaf'let kürsüsü
İtalya'da mahkeme, 66 yaşındaki hademenin 17 yaşındaki çocuğa dokunuşunu "10 saniyenin altında" olduğu gerekçesiyle "taciz" saymayınca ülke ayağa kalktı.
Zap'tiye
Ardahan'ın Göle ilçesinde Kültür ve Kaşar Festivali düzenlenmiş. Magazin dünyasının pespaye bölümünden katılım olur mu acaba?
Ne demiş?
"Senden mi korkacağım lan? Ben seni kulağıma damlatırım!.." (Atv'nin Kardeşlerim dizisindeki ilginç meydan okuma)