Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş'ın durumunu üzüntüyle izliyorum. Hatta ciddi ciddi onlara acımaya başladım. Zira Bülent Ecevit'ten sonra lider çıkartamayan CHP'de "kötünün iyisi" olarak öne çıkabilirlerdi. Özellikle Mansur Yavaş umut vadeden bir isim haline gelebilirdi. Ta ki, 6'lı masanın son toplantısında Meral Akşener'in dayatmasıyla "figüran" ya da "dublör" olmayı kabul ettikleri ana kadar...
Bunu kendilerine nasıl yakıştırdıklarını doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum. Zira Kılıçdaroğlu'nun iki yanında "koltuk değneği" gibi duruyorlar. Seçim kampanyası sırasında onlara biçilen görev, "fon" oluşturmak. Kılıçdaroğlu ve Akşener her ikisini de gittikleri yerlerde pankart gibi yanlarında taşıyorlar. Onlar da öylece dikilip duruyorlar.
İkilinin kaderi ise Kılıçdaroğlu'nun iki dudağının arasında. Hazırlanan protokole göre "Kılıçdaroğlu'nun uygun gördüğü zamanda" diğer 5 lidere ek olarak Cumhurbaşkanı Yardımcılığı yapacaklar. Yani CHP Lideri "Canım istemiyor" derse, "resim" olarak kalmaya devam edecekler.
İnsan bu manzaraya bakıp da Sezen'in meşhur şarkısı "Değer mi hiç?"i söylemeden duramıyor...
Telegol'den bombalar
Star'dan ayrıldıktan sonra karabatak gibi bir görünüp bir kaybolan Telegol programını nihayet Lider Haber kanalında buldum. Serhat Ulueren; Gökmen Özdenak ve Adnan Aybaba'nın yanına Selim Soydan'ı yerleştirmiş. Harika da yapmış. Çünkü Selim ağabey hem çok değerli bir yorumcu hem de tam bir denge adamı. Bazen gündemin heyecanına kapılıp, ölçüyü kaçırmaya meyleden arkadaşları için tam bir emniyet kemeri. Ayrıca yıllardır Türk futbolunun son derece önemli mevkilerinde görev aldığı için istihbaratı da çok geniş. Nitekim son programda yine bombayı patlattı. Söylediğine göre, Şenol Güneş'in istifasının ardından Milli Takımlar İdari Sorumlusu Hamit Altıntop, Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir'e "İsterseniz ben bir teknik direktör bulup, devam ederim. Ama ayda 500 bin lira maaş isterim" demiş. Özdemir de "Hemen odayı terk et" diye karşılık vermiş.
Diğer yorumcu Adnan Aybaba ise Milli Takımlar Teknik Direktörü Stefan Kuntz'un sabıkalarını ortaya serdi. Alman medyasında yer alan haberlere göre Kuntz futbolculuk döneminde Yunan takım arkadaşının karısıyla ilişki yaşamış. Bunun üzerine her iki futbolcu da kulüpten ayrılmış. Aldatılan futbolcu, eşinden boşanmış. Kuntz, 4 yıl önce de yine idari menecerliğini yaptığı Kaiserslautern takımı için aldığı 14 milyon Euro kredide usulsüzlük yaptığı iddiasıyla mahkemeye verilmiş.
Vallahi özlemişim Telegol'ü... Benim gibi özleyen varsa, her pazar 21.00'de Lider Haber kanalına bir göz atıversin.
Fener'in ilacı: Zubir
Zubir kim mi? Galatasaray'ın depremzedeler yararına özel maç yaptığı Azerbaycan'ın Karabağ takımının 10 numarası... "10 numara" sadece sırtındaki formayı işaret etmiyor, adam her haliyle 10 numara futbolcu. Öyle ki tek başına Galatasaray defansını hallaç pamuğu gibi attı. Çalımları yüzünden tüm defans oyuncularını adeta deniz tuttu.
Fenerbahçe, Ali Koç başkanlığında onlarca forvet denedi. Gelenin, gidenin haddi hesabı olmadı. Oysa Fener'in ilacı "yanı başımızda" duruyor. Zubir, transfer döneminde Fenerbahçe'nin en önemli hedefi olmalı. Zubir'in ismini aha da şuraya yazıyorum!
Gaf kürsüsü
Sahibinden.com'un son reklamında kıyafetler, konuşma tarzı ve ambians 70'ler. Araba da 70'li yılların başına ait bir Chevrolet Impala. Peki ya Onur Buldu nasıl oluyor da o araba için "Şu antikayı da bir türlü satamadık" diyor?
Zap'tiye
Ekranlar yine iftar ve sahur menüleriyle doldu. Tek derdimiz, "İftarda, sahurda ne yesek?" oldu. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Ramazan "tıkınma" değil, "sakınma" ayıdır.
Ne demiş?
"Bir oy, tüfeğe benzer. İşlevselliği, kullanıcının karakterine bağlıdır. (ABD'nin eski başkanlarından Theodor Roosevelt'in sözü)