Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bir yiğit gurbete gitse...

Fenerbahçe'nin teknik direktörü Jorge Jesus için geldiği ilk aylardan itibaren bu köşede hep olumsuz yorumlar yaptım. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyordu. Geldiği camianın büyüklüğünden habersizdi. Vatandaşı olan Brezilyalı futbolculara verdiği şansı, bizim genç yeteneklerimize vermiyordu. Getirttiği futbolcular ya formsuz, ya sakat, ya da uyumsuz çıktı. Görev yaptığı sürece tek bir genç oyuncuyu parlatamadı. Tam tersi, Arda Güler'e ısrarla takoz oldu. Formayı teslim ettiği vatandaşları Joao Pedro'dan da, Joshua King'den de, Wiilian Arao'dan da, Gustavo Henrique'den de yıldız çıkartamadı. Fenerbahçe, sezonu Valencia ve Ferdi Kadıoğlu gibi eskilerin sırtında tamamlamaya namzet.




Dahası, iki maç üst üste aynı kadroyla sahaya çıkamadı. İskeleti olmayan takım, yumuşakçaya döndü. Eminim, haftaya hangi kadro ile sahaya çıkacağını Jesus'un kendi de bilmiyordur.
Bir de, kol kanat gerdiği vatandaşları için hep "uyum sürecinden" bahsedip durdu. İşte ben de bu "uyum sürecine" takmış durumdayım. Neymiş? Türkiye'ye uyum sağlamaları zaman istiyormuş. Yahu transfer edilen futbolcuya gelir gelmez bir tercüman, bir mihmandar tahsis ediyorlar. En lüks villada kalıyor, en güzel arabayı kullanıyor. Sanırsınız dilini, izini bilmediği Almanya'ya çalışmaya trenle gitmiş de inşaatın şantiyesinde 20 kişilik konteynerde yatıp kalkıyor. Efendim, ailesini özlüyormuş. Anasını, bacısını, yavuklusunu özleyen, evinin arka bahçesinde oynasın...
Velhasıl, Jorge Jesus'a naçizane tavsiyem, köylülerini de yanına alıp bir an önce memleketine dönmesi.

İnsansız futbol ürettik
Atatürk Olimpiyat Stadı'nda geçen hafta 562 biletli seyirciyle "Süper" (!) Lig maçı oynandı. Karagümrük - Başakşehir maçının hasılatı, takımların kamp yemeklerini bile karşılamadı.
Peki yanlış nerede? İstanbul'un seyircisiz kulüpleri ligin keyfini mi kaçırdı? Bu ligde coşkulu taraftara sahip Anadolu takımlarının yer alması için bir düzenlemeye mi ihtiyaç var? Stadın yeri mi yanlış? Bilet ücretleri mi pahalı? Futbolun kalitesi mi seyirciyi statlardan uzaklaştırdı? Yoksa televizyonlarda hafta sonu her yarım saatte bir maç yayınlanması, futbolseverleri evdeki koltuğa mı bağladı? Sebebi her ne ise "Süper" (!) Lig, 562 kişiye oynanmamalı.
Etsiz çiğ köfte, kafeinsiz kahve neyse de seyircisiz futbol hiç çekilmiyor.

Kıssadan hisse
Yazıya sosyal medyada rastladım. Tolga Aktaç paylaşmış. Yazı kendisine mi ait, yoksa başka bir yerden mi alıntı bilmiyorum. Ama paylaşmadan edemedim. Çünkü içinde müthiş bir ders barındırıyor:
Fransız kimyacı Lavoisier 51 yaşında iken, mahkeme kendisini giyotinle ölüme mahkum eder. Giyotine giderken matematikçi arkadaşı Langrange'e "Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam, insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir" der. Kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve gülerek iki kere göz kırpar.



Langrange diyor ki; "Lavoisier'in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir. İnsanları duyduklarına inanmaya değil, düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum. Son nefesimize kadar düşünmeye, sorgulamaya devam edelim..."
Özellikle son derece kirli bir seçim kampanyası yürütenlerin çoğunlukta olduğu bir dönemde bu anekdot kafanızın bir köşesinde kalsın istedim.

Gaf'let kürsüsü
İçinde hasta bulunan ambulans yol ortasında haczedilip, çekiciye yüklendi. İçindeki diyaliz hastası dakikalarca yeni ambulans bekledi.

Zap'tiye
Ligin selametle bitmesi için yabancı VAR hakemi şart oldu. VAR'a VAR'a VAR'dığımız noktaya bakar mısınız?

Ne demiş?
"Sigarayı bırakma bandı işe yaradı. Gözlerime yapıştırdım, yarım saattir sigarayı arıyorum, bulamıyorum. Hayırlısı bakalım..." (Sosyal medyadan)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA