Deprem felaketinin daha ilk günlerinde bu köşede "Ortak yardım gecesi şart" diye yazmıştım. Perşembe günü Yakından Kumanda "acil" bir öneri getirmişti. Şöyle ki:
"Depremin getirdiği yük sadece devletin omuzlarına bırakılacak cinsten değil. Depremin maddi ve manevi yaralarını sarmak için acil bir sosyal seferberlik başlatılması şart. Bu konuda sanat ve eğlence dünyasına da büyük sorumluluk düşüyor. Bir haftalık ulusal yas biter bitmez, ülkede ne kadar ünlü varsa katılıp, telefonla bağış kabul edeceği dev bir canlı yayın yapılmalı. Yardım etmek isteyip de bu konuda güvenilir bir yol ve yöntem bulamayan vatandaşlar, karşılarında sevdikleri, güvendikleri insanları görünce gönüllerinden kopanın fazlasını vereceklerdir diye düşünüyorum. Bu organizasyon ciddi bir maddi katkı sağlayacağı gibi, moralleri düzeltecek, umutları yükseltecek bir psikolojik destek yerine de geçecektir. Program, tek bir kanalın, örneğin TRT 1'in stüdyosunda yapılıp, istisnasız tüm kanallarda aynı anda yayınlanmalı. Elde edilecek reklam ve sponsorluk gelirleri de bağış fonuna aktarılmalı."
Yarın akşam aynen öyle olacak. Saatler 20.00'yi gösterdiğinde tüm kanalların ortak yayınında Türkiye Tek Yürek olacak. Tüm ekran yüzleri, oyuncular, şarkıcılar, sporcular telefon başına geçip canlı yayında yardım toplayacaklar. Tabii ki ben söyledim diye değil. Aklın da, yüreğin de yolu bir olduğu için...
Haydi Türkiyem, göster merhametini, birliğini, kardeşliğini...
Bir lokmada birleşmek
Bana göre felaket sürecinin en anlamlı, en çok mesaj içeren görüntüsüydü. Deprem bölgesinde Türkiye Komünist Partisi'nin gönüllüleri çorba dağıtıyor. Bölgeye can kurtarmak için gönüllü gelen Finike Ülkü Ocakları'nın bir mensubu, onların dağıttığı çorbadan alıyor.
Felaketlerin belki de tek olumlu tarafı budur. İnsanları birleştirmesi, onların aralarındaki görünmez duvarları da yıkması...
Oraya gidenler dünyanın en sade gerçeğiyle yüzleşiyorlar: Bir lokma, bir hırka, gerisi yalan dünya... Siyasi ideolojilermiş, görüş farklılıklarıymış, hepsi bir anda önemini yitiriyor.
Kızılay'ın hilali geliyor aklıma. Hilal... İki ayrı uç ama giderek birbirine yaklaşmıyor mu? Beş parmağın beşi de farklı ama birleşince yumruk olmuyor mu?..
OHAL'e karşı çıkanlar
Meclis'te muhalefet partileri OHAL kararına ret oyu verdiler. Çıkıp, OHAL uygulanmaması için basın toplantıları düzenlediler.
OHAL'in açılımı ne? Olağanüstü Hal... Peki ya bundan daha "olağanüstü" bir hal olabilir mi? 10 şehir haritadan silinecek hale gelmiş. 8 bin bina yıkılmış. Türkiye'nin coğrafi alan olarak 7'de biri ve burada yaşayan 13,5 milyon insan etkilenmiş. Bu kadar büyük bir coğrafyada yardım faaliyetlerini koordine etmek, insanların can ve mal güvenliğini sağlayabilmek, zamana karşı yarışılan anlarda bürokrasi engeline takılmadan en çabuk ve etkin kararları alabilmek için OHAL'e gerek yok mu? Şimdi ilan edilmeyecek de ne zaman edilecek?
Karşı çıkanlara tavsiyem, sosyal medyada viral olan "yol kesme" videosunu izlemeleri. Arabalarıyla yolu kesip, kamyon şoförüne "İndir malları. Senden öncekileri de indirdik. Ya seve seve vereceksin, ya..." diyen eşkıyalarla baş edebilmek için "olağan" tedbirler yeter mi?
Gaflet kürsüsü
Deprem bölgesine gönderilen sözde gıda malzemeleri arasında son kullanım tarihi 2020 olan ürünlere rastlandı. Allah ıslah etsin, Allah vicdan versin!
Zap'tiye
Doğa ana dedi ki: "Kentsel dönüşümü siz gönüllü olarak yapmazsanız, ben bildiğim şekilde yaparım!"
Ne demiş?
Kahramanmaraş'ta depremden hemen sonra otomobile binip ailesi ile bölgeden uzaklaşmaya çalışan çocuk, yolun iki tarafındaki enkazlara bakarak sordu: "Baba, dünyada bir tek biz mi kaldık?"