Geçen hafta Atv Haber Merkezi'nin hazırladığı bir haberden yola çıkarak "Sizin yatacak yeriniz var mı?" başlığı altında sebze meyve fiyatlarındaki vicdansız vurguna değinmiştim. Değerli okurum Ahmet Balcı da pek çok okurumuz gibi konuya büyük duyarlılık göstermiş, bununla da yetinmeyip çözüm önerisi geliştirmiş:
"Yüksel bey, ne zamandır yazmak istediğim şeyi yazdınız bugün. Sebze fiyatları. Naçizane katkıda bulunayım: Haber güzel yapılmış. Ama sorun nerede, kimde belirtilmemiş. Benim yapılmasını istediğim bir şey var. Örnek: Üretici ile oturulsa, hesabı kitabı yapılsa, bir kilo domates kaça mal oluyor bakılsa. Sonra Hal'de kaça satıldığına bakılsa. Alan tüccar bunu ardiyede paketliyorsa, kaça paketliyor, üzerine kaç para maliyet biniyor, bakılsa. Ardından yola çıkan domatesin nakliye masrafı nedir, araştırılsa. O da üstüne konulsa. Ardından İstanbul Hali'ne gelen ürün pazarcıya kaça satılıyor, pazarcı bunu kaçtan satıyor, bütün bunlar seradan pazarcıya kadar takip edilip sonuç açıklansa bence harika bir haber olur.
Şimdiye kadar yapılan, tarlada kaç para, pazarda kaç para muhabbeti.
Benim kanaatime göre bütün iş İstanbul Hali'nde. Çünkü Antalya Hali'nde fiyatlar belli. Paketleme ve nakliyenin aman aman fiyata etkisi yok. Bir TIR 25 ton götürüyor. Nakliye ise 12 bin lira.. Kiloya etkisi 50 kuruş. Vallahi bir gün kameramla bu haberi ben yapacağım sonunda."
Camdaki Kız yoldan çıkınca
Değerli okurum ve sevgili dostum Ali Aktulga bu kez de Camdaki Kız dizisini masaya yatırmış:
"Camdaki Kız, insanların akıl sağlığını ve sabrını iyice zorlamaya başladı. Olaylar ve ilişkiler Dallas'ı solladı, geçti adeta...
Feride Hanım'ın Nalan'a uyguladığı psikopatlık düzeyindeki baskılar, işkence ve zulüm... Nalan'ın bu kadar iyi eğitim almış ve meslek sahibi bir kadın olarak babaannesinin kendisine yaptıklarına karşı nasıl da böylesine pasif, mantıksızlık boyutunda sabırlı ve çaresiz kalması ama evli bir kadın olarak şoförü ile flörtleşecek cesareti kendisinde bulabilmesi... Hem zavallı hem kişiliksiz hem de pişkin ama aynı zamanda da hem kel hem fodul Sedat'ın yediği herzeler... Buna rağmen kendini sürekli acındırması, mazlum ve hatta haklı gösterebilmesi... Hayri'nin evli olmasına rağmen evli bir kadın olan Nalan üzerinde bu kadar hak iddia edebilmesi...
Cana'nın rahmetli olmadan önce herkese rahmet okutacak kadar delice cesaret sahibi olup, tüm ahlak kurallarını hiçe sayan, etik tanımayan cüretkarlığı..
Bir de merak ettiğim; Gülseren Budayıcıoğlu'nun bu kadar kişilik bozuklukları gösteren karakterleri gerçekten konularının sermayesi olan hastalarından mı aldığı, yoksa reytinglere kaynak olan sonsuz hayal gücünün mü eseri olduğu...
Mücevher gibi yağ
Okurlarımın seçiciliği ve farkındalığı beni hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyor. Köşemizin aktif okurlarından Murat Aydın da haber bülteninde rastladığı küçücük bir görüntüden önemli bir mesaj çıkartmış:
"Show Haber'de kolonları patlayan binanın mühürlenmesinden önce daire sakinlerinden önemli eşyalarını almaları söylenmişti. Bir daire sakini televizyonunu, diğeri ders kitaplarını, elektronik eşyalarını almıştı. Bir diğer daire sakini de elinde 5 litrelik ayçiçek yağıyla çıkmasın mı?"
YAZAR NOTU: Yakında yağlar evlerdeki çelik kasalarda saklanırsa şaşırmam.
Gaf kürsüsü
A Spor'da Fenerbahçe Teknik Direktöru Jorge Jesus ile röportaj yapan muhabir Ahmet Selim Kul, tercümana "Turu geçtikleri için teşekkür edelim" dedi. Muhtemelen "Tebrik edelim" demek istemişti.
Ne demiş?
"Bir annenin tek adaleti, evlatlarıdır. Anne, evladı için her şeyi yapar." (Atv'nin Aldatmak dizisinden)