Bu köşede siyaset yazmaya hiç hevesli değilim ama şartlar beni zorluyor. Siyaset yapmak için değil, bir vatansever olarak kanıma dokunduğu için yazacağım yine...
Bana göre bu ülkede muhalefetin en çirkini, en rezili, en omurgasız olanı yapılıyor. Bir hükümetin icraatını eleştirebilirsiniz. Ama işi tutup da bu ülkenin en fedakar, en cefakar, en kahraman kurumları olan asker ve polise getirip, onları kara çamurlarla sıvamaya getirirseniz, her bilinçli vatan evladı gibi ben de karşınıza dikilip, "Orada durun bakalım!" derim.
Daha Türk Tabipler Birliği Başkanı Fincancı'nın Türk Silahlı Kuvvetleri'ne "Kimyasal silah kullanıyorlar" diye attığı çamurun izi kurumadan bu kez CHP Lideri Kılıçdaroğlu sahneye çıkıp Türk Polisi'nin uyuşturucu baronlarıyla işbirliği yapıp "hazineye katkı sağladığını" iddia etti.
Sizin sırf siyasi menfaat sağmak için yerden yere vurduğunuz, iftiralara boğduğunuz asker ve polis her sabah evden çıkarken ailesiyle helalleşiyor, haberiniz var mı? Kafasında üç paraya ev geçindirme kaygısı, lojmanda yer bulabilme endişesi ile kahpe kurşunların önüne atıyor kendisini... Sayın Kılıçdaroğlu, bu rezil iftirayı seslendirirken, daha 10 gün önce uyuşturucu satanlarla girdiği silahlı çatışmada şehit olan polis ve onun geride bıraktığı acılı ailesi hiç aklına gelmedi mi? Hiç kimseden, hiçbir şeyden utanmıyorsan, bari onlardan utansaydın...
Bir gün hakimlere, öbür gün askerlere, diğer gün polislere iftira atmayı muhalefet sayanlara soruyorum: Sizce "vatan haini" kime denir? Cevabınız var mı?
Yok böyle sahne
Atv'nin tiryakilik yaratan dizisi Ben Bu Cihana Sığmazam için ekran karşısına geçenleri müthiş bir aksiyon sahnesi bekliyordu. Cezayir ve ekibi kendilerine üs olarak Boğaz kıyısında muhteşem manzaralı bir yol yalısını seçmişlerdi. Ekip orada toplantı halindeyken denizden iki ejderha çıktı. Ejderha dediğim, fly board kullanan ve ayaklarına bağladıkları su jetleriyle sudan yükselme yeteneğine sahip iki silahlı adamdı. Bütün katı otomatik silahlarıyla taradılar. Sahne gerçekten de Hollywood aksiyonlarını aratmayacak bir yaratıcılık ve teknikle çekilmişti.
Bunun üzerine ekip yeni mekan arayışına girişti. Sonunda bir sanat galerisine yerleşmeyi uygun gördüler. Cezayir dedi ki "Bizim için en güvenli yer orası. Mafyanın ne işi olur sanat galerisiyle..." Ancak mekana ilk geldiklerinde Azamet'in gördüğü bir tabloya yaptığı yorum, bu genel geçer hükmü yerle bir edecek türdendi: "Sanatçı burada taşrada yaşanan acıları dile getirmeye çalışmış. Ama bana göre yeterince içselleştirememiş bu temayı..."
Her sahnesi ayrı sürpriz. İşte onun için bayılıyorum bu BBCS'ye...
Gelin Yusuf Eren'i kurtaralım
Minicik bir bebek Yusuf Eren. SMA Tip 1 hastası. Kasları giderek eriyor. Eğer 2 milyon dolar toplanmaz ve ABD'deki o tek doz aşıya ulaşamazsa ölüp gidecek.
Gözü yaşlı annesini izledim haber bültenlerinde. "Çocuğum gözlerimin önünde eriyip gidiyor, ne olur yardım edin" diye feryat ediyordu. Meğer ailenin ilk bebeği de aynı hastalık yüzünden hayatını kaybetmiş.
Biz milletçe bir araya geldik mi ne zorlukları aşarız. 2 milyon dolar ne ki? Haydi öyleyse davranın ve hepinizin bir çocuğu olsun!
Kampanya valilik tarafından onaylandığından paylaşmakta bir sakınca yok.
(IBAN No: TR61 0001 2001 7500 0001 1004 16 Alıcı: Aynur Gostak. Ayrıca YUSUF yazıp 8330'a mesaj göndererek 25 TL yardımda bulunabilirsiniz.)
Şeref kürsüsü
Osmaniye'de acil olarak çağırıldıkları hastaneye girerken kirli ayakkabılarını kapının dışında çıkartan işçi kardeşler İsmail ve Halil Açıkgözoğlu gönülleri fethetti.
Zap'tiye
Bu yıl mezradaki kerpiç evin bacıları bile Malefiz olmuş, Cadılar Bayramı'nı kutluyor. Dünyayı yöneten sermaye cadıları, "Harcayın" diyerek büyü yapmış olmalı!..