Yine Müge Anlı ve yine bir "rekor kırdı" haberi... Atv'de bu sezona da fırtına gibi giren Müge Anlı ile Tatlı Sert, akıllara durgunluk veren bir rekora imza attı ve yeni dönem başladıktan bugüne bir ayda tam 34 kayıp kişiyi buldu.
Aslında buna şaşırdığımı söyleyemem. Müge'nin tek başına Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunu bu köşede defalarca yazdım. Son derece geniş ve bir o kadar da aktif bir seyirci ordusu var. Programında yaptığı tek bir anons, gösterdiği bir tanecik fotoğraf, ışık hızıyla Türkiye'nin en ücra köşelerine kadar yayılıyor. Sonra bir yerden bir ihbar geliyor ve Müge'nin şahane muhabirlerinden ve editörlerinden oluşan dedektif ordusu devreye girerek kayıp kişiyi şıp diye buluyor.
Önceki gün de aynen böyle oldu. 36 yıl önce çocuğu elinden alınıp Batman'da tren raylarına bırakılan Perize Allak'ın kızı aranıyordu. Stüdyoya o tarihlerde Batman'da bulunan iki kadın geldi. Bahar ve Gülsen... Her ikisinden alınan DNA testlerinin sonucu anne babanınki ile karşılaştırıldı ve stüdyoda açıklandı. Perize - Abdülhamit Allak çiftinin kızları Gülsen'di... Ondan sonrası mutluluk, şenlik ve sevinç gözyaşı...
Ben bu yazıyı yazarken Müge, oğluna darılıp evi terk eden Havva Esgin'i 96 gün sonra bulup, ailesine teslim ediyordu.
Eurovision yetim kaldı
Türkiye'de Eurovision Şarkı Yarışması denilince aklına gelmeyen var mı? İşte başlığa "Eurovision yetim kaldı" diye yazmamın da sebebi bu...
Bülend Özveren de öte dünyadaki mümtaz yerini aldı. Dün sabah vefat ettiği haberini alınca, çocukluğumdan, gençliğimden de bir parçanın eksildiğini hissettim. Bir televizyon yazarı olarak ülkemizin televizyon tarihinde bir dönemin kapandığını da rahatlıkla söyleyebilirim.
Çünkü Bülend Özveren bir sunucu değil, sunuculuk ekolüydü. Farklıydı, heyecanlıydı, duygusaldı, samimiydi ve tepeden tırnağa gerçekti. Eurovision'da bize puan vermeyen ülkelere nasıl da kibar kibar sitem ederdi... İsminin son harfinin yumuşaması boşuna değildi.
Özleyeceklerimiz listesine biri daha katıldı. Allah gani gani rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar ihsan eylesin.
Estetik uzmanı dediğin...
Haber pazartesi bizim Sabah'ın birinci sayfasındaydı. Estetik doktoru Sevgi Ekiyor, "ip askısı" yöntemiyle müdahalede bulunduğu hastasına dava açmıştı. Çünkü hasta, operasyonu beğenmemiş, bununla da yetinmeyip, iddiaya göre doktora hakaret içeren mesajlar göndermişti.
Benim haberde dikkatimi çeken ise doktorun Hollywood starlarına taş çıkartacak güzelliğiydi.
"E ne var bunda?" diyeceksiniz. Efendim bu gözler; hastalarına lazerle göz düzeltmesi yapan ama kendi gözlük kullanan doktorlar, obez diyetisyenler, hiçbir evliliğinde dikiş tutturamamış evlilik danışmanları, 6 kocadan boşanmış izdivaç programı sunucuları gördü de ondan.
Hani estetik operasyona ihtiyaç duysam, hiç düşünmeden bu güzel doktoru seçerdim. Çünkü ayinesi (aynası) iştir kişinin, lafa bakılmaz. Belli ki işe kendisinden başlamış. Üstelik ismi de şahane. Baksanıza, sevgi ekiyor...
Gaf'let kürsüsü
Bursa'da "koruyucu" ailenin yanında bulunan 3 yaşındaki Barış Can, yalnız bırakıldığı evde çıkan yangın sonucu hayatını kaybetti.
Zap'tiye
Futbolda sadece paranın konuştuğunu ve spor dalı olmaktan çıkıp tamamen ekonomik bir sektöre dönüştüğünü ne zaman fark ettim dersiniz? Formaların sırtında futbolcu isimlerinin alta, sponsor firmanın adının üste yazıldığı gün.
Ne demiş?
Spiker Çağatay Uysal, BeIN Sports'ta anlattığı Kasımpaşa - Adanademirspor maçında özeleştiri yaptı: "Yağmur giderek şiddetini arttırıyor. İşte bir spiker klişesi..."