Atv izleyicileri sabırsız bir bekleyişin ardından önceki akşam yeniden Kuruluş Osman dizisine kavuştular. Hem de ne kavuşma... Bölüm, gişe rekorları kıran pek çok tarihi Hollyvood filmine taş çıkartacak cinstendi. Aksiyonun ritmi bir an bile düşmedi. Özellikle muhteşem arena dekoru içindeki gladyatörlerle esirler arasındaki dövüş sahneleri nefes kesti. Bir ayrıntı ise dikkatimi çekti. Malum, bu tür kılıç sahnelerinde öndeki başrol oyuncusuna koreografi uygulanırken, geri plandakiler komik bir şekilde adeta çelik çomak oynar, hatta güldükleri bile olur. Ama Kuruluş Osman'da arkada dövüşen her çift için özenli bir kılıç koreografisi uygulanmıştı. Bu da kalite, özen ve iddianın belgesi gibiydi.
Dedim ya, dizinin yeni sezondaki ilk bölümü Hollywood filmi tadındaydı diye, bazı ünlü film ve dizilere göndermeler de yer aldı. İçinde gladyatörler de vardı, Vikingler de...
Bu arada Vikingler'in Kuruluş Osman dizisine dahil olmasını sosyal medyada dalga konusu yapanlara da rastladım. Oysa Vikingler o tarihlerde hem Baltık denizinden ve Cebelitarık'tan geçip Akdeniz üzerinden Anadolu kıyılarına ulaşmış, hem de Rusya'yı baştan sona kat ederek İstanbul'a ulaşmış ve uzun süre ticaret yapmışlardı. Hatta Bizans İmparatoru'nun Viking kökenli koruması tarafından mermer tırabzana işlenmiş bir yazı halen Ayasofya Cami'nde muhafaza edilmektedir. (Bkz: BBC Earth kanalındaki Vikingler belgeseli)
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlara selamlarımla...
Helal sana Oktay Kaynarca!
Atv ekranlarında Eşkıya'nın yeri fazlasıyla doldu. Bunun baş mimarı da Oktay Kaynarca oldu.
Daha önce EDHO'nun setine ziyarete gittiğimde bir şeyler sezinlemiş gibiydim. O muhteşem mekanın sahibi işadamı Seyfi Şahin'i set çalışmalarının tam orta yerinde görünce de şaşırmıştım. Oktay Kaynarca ve yönetmen Onur Tan ile beraber sanki özel bir ekip gibi çalışıyorlardı. Seyfi Şahin'in usul usul kendini yapımcılığa hazırladığını fark ettim. Nitekim Oktay ve Onur ile beraber Güzel Adamlar Medya'yı kurup, Ben Bu Cihana Sığmazam projesine soyundu. Öykü muhtemelen Orta Asya'da da ticaret yapan Seyfi Şahin'e aitti. Yaz boyunca Türk Cumhuriyetleri'nde hem mekan bakan hem de öyküyü senaryoya dönüştüren Oktay Kaynarca ile Onur Tan şimdi bu fedakar ve özenli çalışmalarının meyvelerini topluyorlar.
Oktay'a gelince... Bu projeye hayatını koymuş gibi... Bir oyuncunun bir diziye yüreğiyle birlikte neredeyse tüm varlığını koyması ender görülen bir olaydır. Oktay, BBCS'ye hayatını adamışa benziyor. Türkü söylemek de dahil, barındırdığı tüm yeteneklerini ter ve emeğe dönüştürüyor. Özellikle Ebru Özkan ile karşılıklı oynadığı duygusal sahneler şiir gibi...
Bu arada yılların ses sanatçısı ve oyuncusu Işıl Yücesoy'a ayrı bir paragraf açmazsam mesleğime ihanet etmiş olurum. Hem aileyi bir arada tutan kilit taşı olarak dimdik durmak zorunda olan ama aynı zamanda kadife gibi bir yürek barındıran evin annesi Gülendam rolünde her hafta ayrı bir destan yazıyor.
Diğer yandan dizinin son bölümünde bilgi hazineme bir değerli taş daha ekledim. Türkler mezarlıklarına neden servi ağacı dikerlermiş biliyor musunuz? Çünkü dalları yaygın olan ağaçlar yer altında da köklerini etrafa yayarlarmış. Servinin kökleri ise tıpkı dalları gibi dikine uzanır, bu özelliğiyle mezarlara zarar vermezmiş.
Bir aksiyon dizisinin içine belgesel tatları da ekleyenleri gönülden kutluyorum.
Gaf'let kürsüsü
Avanos ilçesinin Sarılar köyü muhtarı, günlerdir evdeki musluklarından su akmayan köy halkına "Gidin köy çeşmesinde yıkanın" demesin mi?
Zap'tiye
Enerji kriziyle boğuşan Almanya'da odun hırsızlıkları başlamış. Keşke Neo Naziler'den başlasalardı...
Ne demiş?
Adnan Oktar'dan mahkemede ilginç bir savunma geldi: "Kadınların beni sevmesi kıskanılıyor. Homoseksüellerin ve çirkin kadınların lobisi bunlar."