Hiçbir şey ucuzlamıyor, insan hayatından başka... Ne yazık ki "ucuz ölümler ülkesi" olmaya devam ediyoruz.
Sadece bir günün haber bülteninden önüme serilenleri anlatayım da ne demek istediğimi daha iyi anlayın:
1- Rauf Gerz motosiklet tutkunu, herkes tarafından sevilip sayılan bir gazeteci ve radyo programcısıydı. Kendi yolunda giderken son anda en sol şeritten, en sağdaki çıkışa girmek isteyen bir trafik magandasının çarpmasıyla bariyerlere savrulup hayatını kaybetti. Bu en soldan en sağdaki çıkışa son anda dönüverenler yıllardır adeta milli güvenlik sorunu haline geldi ama aldıran yok. Bunu sürücülük marifeti sanıyorlar, insanların hayatını hiçe sayarak... Ama bizde bu tür şerit ihlallerine ceza yok. Çünkü akan trafikte denetim yok. Varsa yoksa arıza şeridinde gidenlere kameralı denetim...
2- Annesi tarafından bir arsaya terk edilen Nisa bebeğe sağlık personeli Büşra Durmaz annelik edip emzirdiğinde hepimiz nasıl sevinip, umutla dolmuştuk. Ama bebek, emanet edildiği bakım evinde ihmal sonucu boğazına takılan yiyecek nedeniyle ikinci kez ölümle pençeleşiyor. Kim bilir aynı kaderi yaşayan kaç bebek var ama Nisa kadar medyatik olmadıkları için akıbetlerinden haberimiz olmuyor.
3- Adam, karısını vurmaktan tutuklanıp sonra serbest bırakılmış. Mahkemenin görüldüğü gün tekerlekli sandalye ile geldiği adliye sarayının önünde bu kez eşinin ailesine kurşun yağdırıp iki kişiyi yaralamış.
4- Kadıncağız, dışarıdaki sesleri merak edip, evinin camından aşağı bakmak istemiş. Sokakta çatışan magandaların silahından çıkan mermi gözüne saplanmış...
Gel vatandaş geeel!.. İnsan hayatında büyük indirim... Yetişen ölüyor!..
İşte kadının Destan'sı gücü
Atv'nin Destan dizisi, tarihimizde kadının önemine vurgu yapmak adına gerçekten de destan yazıyor. Adına Akkız denilen bir kadın çıkıyor, hem intikamını almak için koca bir devlete tek başına kafa tutuyor hem de eli ayağı tutmayan bir adamın yüreğine cesaret, bileğine güç şırınga ederek onu Dağlıların başına geçiriyor.
Son bölümde Batuga, Akkız'ın azmi ve cesareti sayesinde Dağlıların tahtına, daha doğrusu onların deyişiyle "keçeye" oturdu. Şimdi sıra Gök Kağanlığı ile Dağlıların birleşmesine geldi...
Destan'ın bu haftaki bölümü Nevruz kutlamasının gerçek anlamını anlatan muhteşem bir sahneyle de bezeliydi. Akkız ve Batuga, Nevruz günü halklarına bu bayramın neden kutlandığını harika bir konuşmayla anlattılar. Türklerin Orta Asya'dan çıkışını anlatan Ergenekon destanının yıldönümü olarak her baharda hatırlanan ve hatırlatılan Nevruz'da ateşin üzerinden atlamanın, demir dövmenin nasıl demir dağları eritmeye denk düştüğü ders gibi nakledildi.
Anayurt, doğa ana, anayasa... Kadının gücüne vurgu yapan bu sözcükler boşuna dilimize girmemiş sevgili dostlar...
'Aradığınız kişi dolandırılamıyor'
Reklamını televizyonda ilk izlediğimde gözlerim hayretten fal taşı gibi açılmıştı. Bir program var, telefonunuza yüklüyorsunuz. "Şüpheli" bir numara aradığında, size ulaşmaya çalışan kişi Türkçe ve İngilizce olarak şu anonsu duyuyor: "Aradığınız kişi şu anda dolandırılamıyor..."
Vallahi şahane olmasına şahane de, bu "hizmet" acı acı gülümsememe de yol açtı. Böyle bir servise ihtiyaç duyan başka ülke var mıdır acaba? Hani burası bir telefonla koca koca profesörlerin, savcıların, hakimlerin "söğüşlendiği" bir coğrafya ya, o bakımdan...
Gaf'let kürsüsü
Akit TV'de konuşan Dünya Hafızlık Eğitim Derneği Başkanı Mesut Özdemir "Eğer çok özlemişse adam iftarda karısıyla da orucunu açabilir" dedi.
Ne demiş?
"Tam yeniden erken kalkmaya alışan çocuklara ara tatil. Hayatta gördüğüm büyük saçmalıklardan biri. Ne faydası var? Zorla tatile!" (Demet Akalın'ın sosyal medya paylaşımına tüm kalbimle katılıyorum.)
Zap'tiye
Simit 4 lira... Artık vapurda martılara simit atanlara vergi incelemesi başlatılırsa şaşırmam!