Geçen haftanın en trajik görüntülerinden biriydi. İstanbul'da İkitelli Sanayi Sitesi'nde kapalı alan içindeki kulübesinde yaşayan bir kurt köpeği, sadece havlıyor diye bir cani tarafından tabanca ile vurularak öldürüldü.



Gün geçmiyor ki hayvanlara yönelik bir şiddet haberi, bültenlerin üst sıralarında yer almasın. Kıyılan her hayvan, toplum vicdanının üzerinde kara bir leke olarak kalıyor. Prof. Nihat Hatipoğlu da geçen pazar günü atv'deki programında bu konuyu değerlendirdi. Söyledikleri; Allah korkusu ve inancı olan herkesin kulağına küpe olacak cinstendi. Dedi ki: "Hayvanlara kötü muamele eden kişi, aynı muamelenin öte dünyada kendine yapıldığını görecektir." Hay ağzına sağlık hocam...



Hatipoğlu, aynı konuyla ilgili çarpıcı bir örnek de verdi. Kötü yola düşmüş bir kadının, sırf sokakta susuz kalmış bir köpeğe su verdiği için Allah katında günahlarının affedildiğini ve cennete kabul edildiğini, bununla ilgili ayetlerin bulunduğunu söyledi.
Peygamber Efendimiz'in de (S.A.V.) hayvan sevgisiyle bilindiğini eklemek istiyorum. Eteğinde uyuyakalan bir kediyi uyandırmamak için kumaşın o bölümünü kesip, ondan sonra ayağa kalkan bir Peygamber'in ümmeti olarak dilsiz masumlara zulmetmek bize yakışır mı?

Onları korumamız lazım
atv'nin dizisi Yalnız Kurt, son bölümünde ülkemizin savunma sanayiinin nasıl sinsi bir savaşa kurban gittiğini örnekleriyle anlattı. Hayatını, ülkesine adayan emekli komutan Davut Bahadır, Türk savunma sanayiinin zaman içinde nasıl zayıflatılmaya çalışıldığını, ne tür sabotaj ve suikastlarla sindirildiğini anlattı. Ülkemizde savunma sanayiinin kurucusu olarak bilinen Nuri Killigil Paşa'nın Sütlüce'deki mühimmat fabrikasının havaya uçurulması, ilk Türk uçağının yaratıcısı Vecihi Hürkuş'un başına gelenler, ilk yerli otomobil Devrim'in hazin hikayesi, Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından ülkemize uygulanan ambargo ve ASELSAN mühendislerinin öldürülmeleri bunların başlıcalarıydı.
Diyeceğim o ki, artık gözümüzü açalım. Savunma sanayiimize fedakarca hizmet eden vatan aşıklarını gözümüz gibi koruyup, kollayalım.

İbrahim Sadri'den bir tavsiye
Ankara'da tartıştığı sürücüye bagajından çıkardığı çekiçle saldıran, arabanın camını çerçevesini indiren sürücüyü haber bültenlerinde ya da sosyal medyada izlemiş olmalısınız. atv'nin Hafta Sonu Kahvaltı Haberleri'ni sunan değerli dostum İbrahim Sadri, pazar sabahı bu haberin görüntülerini ekrana taşımadan önce hepimizin kulağına küpe olması gereken bir tavsiyede bulundu. Dedi ki, "Ben çocuklarıma 'Trafikte enayi gibi davranın hatta enayi olun' diyorum. Çünkü aksi taktirde işte böyle magandaların şiddetiyle karşılaşabiliyorsunuz..."
İbrahim Sadri'nin her kelimesine sonuna kadar katılıyorum. Öyle "Yol benim hakkım" filan deyip, önünüze dalan aracı kornayla uyarmaya, el kol işareti yapmaya sakın ola ki kalkışmayın. Sonuçları ortada... Belde silahlar, bagajda "Haydarlar" sizi bekliyor. Aman diyeyim...
Peki ben ne yapıyorum? Trafik ihlali yapanlara sadece acı acı gülümsüyorum. Muhtemelen beni deli sanıyorlardır. Olsun, çimenlerin üzerinde bir deli olmak, çimenlerin altında bir akıllı olmaktan her zaman iyidir!

Gaf kürsüsü
Habertürk'te sunucu Oylum Talu, konuğuna
"Siz aynı zamanda emekli askersiniz... Biraz askeri hareketliliği de değerlendirmek istiyorum sizle" deyince konuk Prof. Dr. Taşansu Türker "Değilim" cevabını verdi. Talu, bozuntuya vermedi:
"Biliyorum değilsiniz ama şundan kaynaklı söyledim. Açıklamalarınız, yaklaşımlarınız, askeri hareketlere de çok yakın ve çok net bir şekilde, açık bir şekilde aktardığınız için söyledim."

Zap'tiye
Metroda sevgilisi tarafından öpülen kadına darp ve azar, aynı metroda bıçaklı saldırıya uğrayan kadına sadece nazar... Her gün 8 Mart olsa ne yazar?..

Ne demiş?
"Tarih; geçmişe bakarak anlatılır, geleceğe bakarak anlaşılır." (MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin TBMM'de yaptığı konuşmadan)