Köşemizin en kıdemli ve aktif takipçilerinden sevgili dostum Kamil Çetin bu kez de Atv'deki Esra Erol'da programında yaşanan bir olayı analiz etmiş:
"Sevgili kardeşim, bugün Esra Erol'da çok ilginç bir görüşme vardı. (Her zamanki gibi...) Doğuştan ağır fiziksel engelli bir kız, çok kötü niyetli bir adamla evleniyor. Adamın 6'ncı eşiymiş ve hepsini dolandırmış. Adam bu kıza ve annesine 400 bin lira kredi çektiriyor ve ortadan kayboluyor. Olay çok tartışmalı...
1- Bu kız kendi durumuna bakmadan nasıl evleniyor? Neden kimse engel olmuyor?
2- Hangi banka bu kıza ve yaşlı, konuşmaktan aciz bir anneye bu krediyi veriyor? Hiç durum muhasebesi yapmıyorlar mı? Geri dönüşümü nasıl garanti ediyorlar?
Yazık değil mi bu insanlara? Şimdi 1 kuruşa muhtaçlar. Yiyecek ekmekleri yok. Annenin emeklı maaşı bile hacizli."
Mahsun neden playback yaptı?
Yılbaşı ekranının en çok merak edileni, 16 yıl sonra albüm çıkartan Mahsun Kırımızıgül'ün performansıydı. Şarkıları beğenildi ama konser programı reyting listelerinin gerisine düştü. Bunun teknik nedenlerini burada yazmıştım. (Bkz: 2 Ocak Pazar Yakından Kumanda) Bir başka neden ise Mahsun'un giderek keskinleşen ve çoğu zaman tepki toplayan siyasi profiliydi.
Okurumuz Ali Yüksel ise konseri bir başka açıdan değerlendirmiş:
"Yüksel Bey selamlar. Geçenlerde Mahsun Kırmızıgül konseri hakkındaki yazınızı ve daha birkaç değerli yazarın bu konser hakkındaki yazılarını okudum. Bir tek kişi bile canlı yayın olmamasına rağmen çoğu şarkılarda (hepsini izlemedim ama izlediklerimin hepsi) neden play back yaptığı ile ilgili bir şey yazmamış. Sadece merak ettim, dikkatimi çekti, hepsi o!"
YAZAR NOTU: Okurumuzun yorumuna genelde hak vermekle birlikte bir detaydan da söz etmek zorundayım. Tanıtım konserlerinde albüm ile aynı sound'u tutturabilmek adına playback yapmak bir gelenek, hatta zorunluluktur.
Yorum yapmasalar daha iyi!
Şair ve radyo programcısı dostum Gökhan Karaduman bu hafta da bizi yalnız bırakmamış:
"Merhaba Yüksel Ağabey, Show TV'de Ebru&Murat Bu Sabah adında bir haber programı başlamış. Şimdiye dek 5-6 habere denk geldim. Sanırım iki yorumcu da mecburen bir araya getirilmiş. Ama hiç yorum yapmasalar daha iyi... Ya haberi sunup geçin, ya da yorum yapılacaksa biraz özeniverin... İşte bir örnek;
Niğde Kalesi'ne defineciler 200 metre tünel kazmış, bir müze ziyaretçisi hanımefendi tünele düşmüş. Ebru Akel'in yorumu çok da donuk bir ifade ile sadece 'Görünmez kaza...'
Yahu, yüzyıllardır sapa sağlam duran kalede defineciler yüzünden yaşanan olaya 'Görünmez kaza' deyip geçilir mi?"
Bir algı operasyonu
Köşemizin katkı şampiyonlarından değerli okurum Murat Aydın'ın harika tespitini, affına sığınarak biraz rötarlı olarak yayınlayabiliyorum:
"Bugün basından bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Sözcü gazetesi, Bursa'da ekmeğin 2 TL olduğunu ve İstanbul'da 1.25 TL olduğunu yazmış. Oysa ki araştırma zahmetinde bulunmadan eksik haber yapmışlardır. Evet bizde 1.25 TL. Bursa'da 2.00 TL ama İstanbul'daki 250 gr. Bursa'daki 400 gr.'dır. Hadi Bursa'da muhabirin yok diyelim. İnternetten mini bir araştırma yapsalar sadece 10 saniyede bu bilgiler karşınızda.... Ama... İşte ama'sı önemli: Algı!.. Şimdi diyebilirler ki 'Biz sadece ekmek fiyatını karşılaştırdık.' O zaman 'AKP'li Bursa Belediyesi'nde 2 TL' diye vurgulamayacaksın ya da gramajıyla tam bilgi vereceksin. Sadece fiyat mukayesesi yapılırsa sanki Bursa Belediyesi ekmeği İstanbul'dan pahalıya satıyor gibi bir algı ortaya çıkıyor. (Yazlık Bursa'da olduğu için oradan bilgi sahibiyim Sayın Aytuğ)"
Gaf kürsüsü
Değerli dostum ve okurum Ali Aktulga bu kez de Çağatay Ulusoy-Serenay Sarıkaya düetindeki İngilizce alt yazıyı sobe'lemiş: Şarkı sözünde "Ben deli bir pervaneyim"i İngilizceye çevirirken söz konusu Pervane'yi bilmediğinden gemi pervanesi olan "Propeller"i kullanmış münasebetsizler. (Doğru çevirisi: Mooth beetle)
Zap'tiye
Fransa, Yunanistan'la bir olup, Ege'de yine başımıza çorap örmeye çalışıyor. O Micron, bu Macron... Başımız bir türlü beladan kurtulmuyor...
Ne demiş?
"Keşke beddualarım tuttuğunda bildirim gelse..." (Sosyal medyadan)